ŞEYH MUHAMMED SELİM SEVEN EFENDİ

Şeyh Muhammed Selim Efendi 1892 tarihinde Hakkâri’nin Kavaklı köyünde doğmuştur. Babası Abdullah Efendi, Annesi Emine Hatundur. İlk tahsilini Hakkâri’de Müderris ve aynı zamanda kayın pederi olan yörenin tanınmış alimlerinden Şeyh Abdulaziz Hani’nin yanında yapmıştır. Bilahare onun tavsiyesi üzerine ali tahsil görmesi için (İlm-i İsna Aşer) yani oniki ilim tahsili için sırasıyla Başkale’de daha sonra Van’ın Gevaş ilçesindeki medreselerde tahsil yapmaya başlamıştır. Birinci Cihan Harbinin en ateşli zamanında İran üzerinden Ruslar ve himayelerindeki Ermeniler Van’ı işgal edince bunlara karşı çete mücadelesi ile karşı koymaya karar verir. Henüz genç yaşta olan Muhammet Selim Efendi için okumanın daha yararlı olacağına kanaat getiren hocaları kendisine Musul, Şam, ve Bağdat’ta üç alim ismi vererek bu alimlerin yanında tahsilini tamamlamasını istemişlerdir.

Muhammet Selim Efendi, o tavsiyeye uyarak evvela Musul’a gitmiş ve Şeyh Bahaeddin Nakşibendi yanında (İlm-i İsna Aşer) tahsil etmek maksadıyla gayret göstermiştir. Birinci Cihan Harbinin Irak ve Musul’da tahribat yapması yerine Şeyh Bahaeddin Efendi Şeyh Muhammet Selim Efendi’yi de yanına alarak Dohok’a bağlı Bamarna köyüne gider onüç yıllık bir tahsil hayatından sonra oniki ilim şahadetnamesini, baş müderrisliği Molla Necmettin Efendi’den alarak “Hoca” sıfatını ihraz etmiştir. İlminden, fazıl, bilgisinden ve keza terbiyesinden çok memnun kalan hocası Şeyh Muhammet Bahaeddin Efendi, Şeyhi olduğu Nakşibendi Tarikatına dahil olması için kendisine “El” uzatmıştır. 

Birinci Cihan Harbi sonunda Musul ve civarında yapılan plebisit sonrası hocasının tavsiyesine uyarak Hakkâri’ye dönmüştür. Burada irşada başlayan Şeyh Muhammet Selim Efendi aynı zamanda o tarihte “Hudut Nesayıh” heyetine dahil edilerek zamanın Hakkâri Valisi Lütfü Beyin tavsiyesi ile devletin resmi erkanı ile birlikte “Hudut Nesayıh” heyetinde aylarca fiilen çalışmıştır. Arapça ve Farsçayı çok iyi derecede bilen Şeyh Muhammet Selim Efendi üzerinde yıllarca çalıştığı “Nefahat Şarki ve İstikbal” isimli eserli bilahare kaybolmuştur. Şeyh Muhammet Selim Efendi çevresinde sevilen alim, abit, müşfik, cömert ve misafirperver bir insandı. Halkın kendisine gösterdiği sevgi ve saygıdan ötürü mahkemelerde bazen “Şeyh Muhammet Selim Efendi’nin başı için doğru söylerim” diyerek sanık ve davalılara sorulduğu zaman muhatabın doğru söylemeye konuşmaya mecbur kaldığı bütün muhitçe bilinen bir gerçektir. Halen de Hakkâri yöresinde Şeyh Muhammet Selim Hazretlerinin başına yemin edilmektedir. 

Milli duygulara ziyadesiyle bağlı olduğu gibi devamlı ilim ve ibadetle meşgul olup yüzlerce talebe yetiştirmiştir. Hakkâri’nin o tarihteki ulaşım durumu çok zordu bunun telafisi için her yılın bahar aylarında Zap suyunun tahribatına maruz kalan köprüler, aşınan yollar muayyen zamanlarda onun bizzat iştirakıyla haftalarca süren uğraşlardan sonra onarılıyordu. 

Kendisine İl Müftülüğü teklif edildi ancak bunu kabul etmeyerek zamanın Hakkâri Valisinin ısrarı üzerine İl Vaizliğine tayini yapılmıştır. 

Şeyh Muhammet Selim Efendi 1946 ve 1950 yıllarında Milletvekili Genel Seçimlerinde CHP’den Hakkâri Milletvekili seçilerek TBMM’de görev yaptı. Bazı sağlık sorunları nedeni ile her sene kasım ayından sonra meclisten izin alır Hakkâri’de ki talebelerinin yanına gelirdi. Kendisi bir mana adamıydı. Yaşantısı çok sade ve mütevazi idi. Hakkâri’nin Dağgöl Mahallesindeki kain tekkesinde ibadet eder. Kendisini  ziyarete gelen Hakkarililerle dini sohbet yapardı. Onun zamanında Hakkâri gerçek bir manevi güzelliğe kavuşmuştur. İnananlar arasında her türlü kırgınlıklar kaybolmuş, fukaralığa rağmen ibadet ve manevi güzelliği letafetinde insanlar hayatlarından memnundular. Hakkarililer arasında, yalan, hırsızlık, içki, kumar vb. yanlış hareketler belirgin bir şekilde azalmış, bunun yerine güzel ve faydalı hasletler yaygınlaşmıştır

Şeyh Muhammet Selim Efendi isteyerek girdiği siyaseti 1954 yılında bırakarak kendisini tamamen yetiştirdiği   talebelerine hasrederek Hakkâri ve civarına ilim ve irfan yaymaya devam etmiştir. Ancak giderek bozulan sağlık durumu kendisini yatağa düşürmüş ve Eylül 1955 tarihinde 63 yaşında vefat etmiştir. Türbesi Hakkâri Asri Mezarlığındadır.

5 Aralık 2003'ten beri gösterim:

counter