|
|
![](/uyeresim/k1164555.jpg) |
Kimden:
TaHa oKsaK
30.10.2010 18:33:40
Kime:
DJ_BERDUS
|
|
DÜŞÜN Kİ, Kulaklarım adını hiç duymamış Ve hiç tekrar etmemiş, isminin ilk hecesini, Yalçın kayalarda akislenen seda gibi Düşün ki, Düşüncelerimde hiç olmamışsın sen Uğultusu avuçlarımda kalan rüzgar gibi geçmişsin. Ay ışığına hasret yakamozlarının vuslatıymış, Tam yerine ve tan yerine vuran o umutlarının gölgesi... Düşün ki, Bir sigara içimlik vakitmişsin, Ciğerime ecza diye dolan Ya da uğrak bir, giderlemeyen efkâr kahvehanesi... Düşün ki, Bardakta eriyen ebediyen beklemekmiş, şeker sanılan Kırık bir sandalyeymiş umutlarımı yasladığım... Düşün ki, Bir uçurum dibiymiş, bakışlarındaki o mana Oyuncaksız kalmasıymış bir çoçuğun Ya da bir annenin yavrusuna hasreti... Düşün ki, Yanık bir Anadolu türküsüymüşsün, Çeşme başındaki güzel kızlara inat Ve inat, gurbetin tüm güzelliklerine... Düşün ki, Gam yüklü duvarda asi, kırık bir aynaymışsın Hep yarım, hep eksik, hep mahçup.. Ayna karşısında kırık bir bakış, Kaybolan diğer yarısındaki tılsım.. Bir yağmur olmuşsun Ve tanelerin düşermiş pembe düşlerimin düştüğü yere.. Düşün ki, bir orada bir burada Bir gurbette bir sılada İsminin yalın, yanlızlığımın çoğul halinde.. Ve arkasına saklanmış binlerce yürek O binlerce yürekten düşen..Tek bir düş Ve ılık bir nefesinde üşümüş... Düşün ki, Uzak hatıralarım kalmış sende Tek kişilik bir oyun Gurbete bir tren bileti Ya da yarası, Yarısından büyük olan yırtık bir resim... Düşün ki, Hiç olmamış Hiç çalınmamış bir beste Hiç tadılmamış bir zehir, Düşün ki, Hiç yazılmamış bir şiir...
(Bilinmiyor)
|
|
![](/uyeresim/k1164555.jpg) |
Kimden:
TaHa oKsaK
30.10.2010 18:26:22
Kime:
DJ_BERDUS
|
|
Bir tek şeyi unutma! Seni sevdim ben. Kalbim şimdi bir sokak çocuğu Kelebekleri göç etti gönlümün Issızlaştı hayat sanki Sanki, sabahı eksik şiirlerimin. Sanki, gecesi hep kanayan bir yara Ve sanki, artık hep kanayacak... Ağlanacak bir aşkın kıyısına vurduysa gözlerim Çare yok, ağlayacak. Bir tek şeyi unutma! Seni sevdim ben. Kapıları kendime ben açamadım Ya da yanlış saatlerde bekledim gelmeni Düşünüyorum da sen gideli ne çok yalnızım.. Sarmaşık aşkın sarısında kaldım, sarılamadım. Savunamadım seni kimselere Anlatamadım seni kimselere Kimsesiz kaldım, En çok da sensiz... Bir tek şeyi unutma! Seni sevdim ben.. Sana uyumak, Sana uyanmaktı hayat. Sıratını geçtim yaşarken korkmadan Korkumu geçtim cesaretle, ihanetle Berduş bir yalan masumiyeti öptüm bile bile Tek sen gitme diye Sonbahar oldum yaprak yaprak Ağaç oldum köklerimi unutarak Tesellisiz bir geceye fırlatıldım Kalbimi dar kafese kapatarak İçimdeki bir kanarya Hiç susmadan ağlayacak Bir tek şeyi unutma! Seni sevdim ben. Yakamozlarında yıkadım sevdamı çırılçıplak Seni sevdiğimi bağırdım mehtabına Beyazında akladım bulutunun Mavi mavi sevdim seni içim kan ağlayarak Bir tek şeyi unutma! Seni sevdim ben. Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim. Bugün sardunyalarım da açmadı Belki de küskün renklere Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım Sensiz soluyorum anlayacağın Mavi mavi ölüyorum Duyuyor musun, orada mısın, Var mısın, yok musun? Bir tek şeyi unutma! Seni sevdim ben. Yanarak, yıkılarak Aklıma her geldiğinde ağlayarak....
|
|
|
![](/uyeresim/k1164555.jpg) |
Kimden:
TaHa oKsaK
09.10.2008 16:55:14
Kime:
DAISY
|
|
Koskoca bir bahçede harikulada çiçekler içinde bir papatya.. Ve papatya aşık olmuş, yanmış tutuşmuş ak sakallı bahçıvana..
Bir ümit bekliyormuş. Yüzlerce çiçeğin arasından.. Onunla, sadece onunla saatlerce ilgilensin.. Buz gibi suyunu sadece ona döksün istiyormuş.. Sadece ona değsin makası, Sadece ona gülsün dudakları.. Kıskanıyormuş bahçıvanı, Kırmızı güllerden, Sarı lalelerden, Mor menekşelerden.... Zambaklardan... Papatya, sadece bahçıvan için açıyormuş, Bembeyaz yapraklarını..
Bir gün, Aşkı öyle büyümüşki... Papatya yapraklarını taşıyamaz olmuş.. Eğilivermiş boynu.. Toprağa bakıyormuş artık.. Bahçıvanın sadece sesini duyuyormuş.. Ayaklarını görüyormuş.. Bunada şükür diyormuş.. Yetiyormuş ona, bahçıvanın varlığını hissetmek...
Zaman akıp gidiyormuş.. Papatya bahçıvanın yüzünü görmeyeli çok olmuş.. Ne var sanki boynumu kaldırsa Bir kerecik daha görsem yüzünü diyormuş.. Ve işte bir gün..
Bahçıvan papatyaya dopru yaklaşmış.. İncecik bedenini ellerinin arasına almış.. Elindeki sopayı, köklerinin yanına, toprağa sokmuş bir iple papatyanın gövdesini bağlayıvermiş sopaya.. Papatya o an daha çok sevmiş bahçıvanı.. Hala göremiyormuş onu, ama bedeni kurtulmuş...
Uzun bir müddet sonra, Bahçıvan uğramaz olmuş bahçeye.. Gelen giden yokmuş.. Kahrından ölecekmiş papatya.. Ama işte bir sabah...
Hortumdan akan suyun sesiyle uyanmış.. Derin bir oh çekmiş.. Çılgıncasına sevdiği bahçıvan geri gelmiş.. Birden, kendisine doğru gelen iki ayak görmüş.. Bu onun delicesine sevdiği bahçıvan değilmiş.. Başka birisiymiş.. Adamın elinde bir de makas varmış.. Papatyanın kafasını kaldırmış yukarıya doğru..
Ne güzel açmışsın sen öyle demiş.. Bu gencecik, yakışıklı bir delikanlıymış.. Gözleri gök mavisi, saçları güneş sarıymış.. Ama gövden seni taşımıyor demiş. Elindeki makası papatyanın boynuna doğru uzatmış.. Ve bir hamlede bağını gövdesinden ayırmış.. Papatya yere düşerken hatırlamış sevdiğini.. O ak saçlı, ak sakallı, yaşlımı yaşlı bahçıvanı hatırlamış.. Birde o gencecik, yakışıklı delikanlıyı düşünmüş.. Ve o an anlamış, neden o yaşlı bahçıvanı sevdiğini.. O her şeye rağmen, papatyaya emek vermiş.. Ona hiç bir zaman güzel olduğunu söylememiş, ama onu aslında hep sevmiş...
Papatya anlamış artık..
Sevgi, emek istermiş...
Yere düştüğünde son bir kez düşünmüş sevdiğini.. Teşekkür etmiş ona içinden.. Son yaprağıda kuruduğunda, biliyormuş artık..
* Gerçek sevginin, söylemeden, yaşamadan ve asla kavuşmadan varolabileceğini... |
|
![](/uyeresim/k1164555.jpg) |
Kimden:
TaHa oKsaK
16.09.2008 00:28:24
Kime:
DAISY
|
|
Baharlar Seninle Anlamlı!
İlkbahar tüm cazibesiyle Kuşatmaya azmetmişti solgun yürekleri Neler anlatmıyor, hangi sayfaları açtırmıyordu ki
Hissediliyor ötelerin şevki Sinelerde mahfuz tutulan bir hasret ki Bu nasıl ihata eden yüceleşen bir mefkûre özlemi
Her şeyi onunla sevmek Onun dirliğiyle nefeslenerek meşk etmek Ahirin özlemiyle bugünü ahenkleştirerek aşkla yürümek
Ey gönlümün sevdiği Hevesleriyle halimi seyrettirdiğim revan Seni, dirliğini, varlığın için serdettiğim her şeyi rızayı bari içindir
Sana olan bu tutkum Edebinin bendinde melalimi soluttuğun Sabrın keyfiliğinde çileyi bir duvar misali benliğimde örmüştün
Sen varlığını vakfetmiştin Benim için en vazgeçilmez bir hazineydin Bitmeyen bir şevk, dinmeyen bir muhabbet iksirinin eşiğiydin
Baharlar seninle anlamlı Yaprakların gizemleri seninle daha manalı Yağmurlar o kadar manalı ki tefekkür ikliminin sunduğu arz ile
Düşüncelerim cem oluyor Seninle bir bereketin hikmetini hissediyor Görüyor baktıklarının derinliğinde husule gelen inhisarı
O vakit sorguluyor Senin halinde var olan ihsanı ve ihlâsı Bir gıptayı nazar ile kıskanmıyor değil inkişaf eylediğin hadisatı
Sanki ötelerin izleriyle Halinde husule getirdiği enginliğiyle Diyorsun ki sen her şey çok yakındır sabrın güzelliğinde
Yeter ki halis bir niyetle niyaz eyle Enaniyetine asla yenilme, ne derlerse yi dert etme Kalbinin sesini dinle, sahibini zikreyle, beyanını ikrar eyle
Efendiler efendisi ne söyler Sana seni anlatır, ruhun nizamını hatırlatır Akiden ile sevmeyi, hoş görüyle nazar etmeyi asırlar önce söyle
Tanı artık sen senden olanı Sana kimliği ve kişiliği kazandıran varlığı Ölüm içinde gizlenen dirliği, aşk içinde meşk edilen mefkureyi
|
|
![](/uyeresim/k1164555.jpg) |
Kimden:
TaHa oKsaK
16.09.2008 00:22:16
Kime:
DAISY
|
|
Tutamıyorum
Zehir değilse ya bu ? Dostluğun gerçek sırlarını taşıyorsam ya içimde? Çok dolmuşsam ? Çıkaramıyorsam dışarı? Ben yaşayamıyorsam? Ne olmalı? Söyle bana ne olmalı? Denizlere akmayı, Zamanı durdurmayı, Çerçevelere mutlu tebessümleri koymayı ben öğrenmişsem dostlukta eğer, Bunun adı nasıl zehir olabilir ki bu düşlerde… Anladım düş kurmamak gerekiyor saatler ilerledikçe, İçimdeki acı beni kemirdikçe… Artık zamanı durduramıyorum ki ben… Kayıp gidiyor ellerimden bütün yıldızlarım… Hepsi dört tarafta ayrı yollarda… Hepsi dört tarafta ayrı anılarda… Artık tutamıyorum hiç birini,kayıp gidiyor… Tutamıyorum…
|
|
![](/uyeresim/k1164555.jpg) |
Kimden:
TaHa oKsaK
29.08.2008 16:26:03
Kime:
TaHa oKsaK
|
|
Yokluğun üşütüyor yüreğimi..
Sen uçurumsun, tutunamam. Tutsak düşer çığlıklarım, Gözlerinin akşamında.. Oturur sana ağlarım...
Düğümlendim..
Her bir düğümü tek tek çözmeye çalıştıkça ellerimle, yeni düğümler oluşuyor adeta, hiç çözülmeyecekmişçesine..
Bu kez her şey daha zor...
Aslında zor olan ne sensin ne de hayat. Zor olan benim bana..
Artık zor geliyorum kendime.. Yoruldum...
Bir daha düşersem, kalkamayacağım ayağa, hissediyorum. Belki uzatacaksın elini ama, bu kez ben tutamayacağım, biliyorum...
Gözümün bebeğinde, yüreğimin en saklı yerindesin sen. Kimselere göstermiyorum seni, hatta bazen kendimden bile gizliyorum.
Varsın aklım sensiz bilsin yüreğimi...
Yokluğun içimi acıtıyor. Buna rağmen kal istiyorum, içimde bir yerlerde.
Sanki seni çıkarıp atarsam, tamamen kaybolacakmış gibi geliyor sana dair ne varsa.
Sana ait olan izler silinip yok olacakmış gibi, senli kelimeler yazamayacakmış gibi kalemim bir daha..
Her tutunmaya kalktığımda sana, dipsiz kuyulara çekiliyor ruhum. Çıkmaya çabalarken gücüm tükeniyor gitgide. Bir gün temelli bitecek, fark ediyorum..
Tüm şarkılarım, tutsak olup sensizliğe, çığlığa dönüşüyorlar içimde. Yüreğimle bağırıyorum, sen duymuyorsun, sen bilmiyorsun..
Bir zamanlar gecelerimi aydınlatan gözlerin, şimdi karanlığa çağırıyorlar beni. Kapatıp gözlerimi, düşlerimde buluyorum seni. Açtığımda yine gidiyorsun. Ve ben yine karanlıklara uyanıyorum.
Üşüyorum...
Beni üşüten ne ayazları kışın, ne de yalnızlığım. Yokluğun üşütüyor beni, bir yandan yakarken yüreğimi.. Göremezsem gözlerini, hiç aydınlanmayacak günlerim..
Tutamazsam ellerini, hiç ısınmayacak yüreğim...
Üşüyorum, ödünç ver ellerini.. Üşüyorum, üstüme ser yüreğini... Sağ yanım dertli, Sol yanım ayaz, Savur gönlüme yangının küllerini |
|
![](/uyeresim/k1164555.jpg) |
Kimden:
TaHa oKsaK
26.08.2008 13:53:40
Kime:
TaHa oKsaK
|
|
Aşkın Dili
![](/smile/guller.gif) Hep "aşkın dili olsa da konuşsa" deriz.: İşte bir gün aşk konuşmaya başlamış ve demiş ki: Ey insanlık hep peşimden koştunuz, bana ulaşmaya çalıştınız. Aslında bana ulaştınız ama hiç fark etmediniz. Benim için ağladığınız zaman bile size hep yalan, belki de şaka gibi geldim. Bana hep yakıştırmalar yaptınız. Size bir hikaye anlatayım. Bir gün küçük bir köpek kuyruğunu yakalamak için hep kendi etrafında dönüp duruyormuş ve büyük köpek dayanamayıp “ne yapmaya çalışıyorsun?” diye sormuş. Yavru köpek de, “bana ancak kuyruğumu yakaladığım zaman mutluluğa ulaşacağımı söylediler. Ben de onun için uğraşıyorum” diye cevap vermiş. Büyük köpek gülmüş ve “ben de küçükken senin gibiydim. Hep kendi etrafımda döner, kuyruğumu yakalamaya çalışırdım ama bir gün durdum, düşündüm ve yürümeye karar verdim işte o zaman anladım ki zaten o benim peşimden geliyordu.” İşte şimdi anladınız mı? Aşk bir köpeğin kuyruğu gibidir ki ona ulaşmak için peşinden koşmanız gerekmez, o zaten her hareketinizde arkanızdan gelir.
Aşkın Dili-2
Bir baharın ötesinde. Yorgun kuşlar misali , arasan belki de bulunmayacak emsali , içi ve dışı umut , sevgi ve hasret kokuyor sanki. Kim bilebilir ki yaşam ile ölüm arasındaki farkı ? Tekrar umut beslemek özlemlere , yaralı kalmış kalbin sevgisine ve son bir kez bakıp maziye , niye sevdim mi demektir ? " AŞK " yarım yamalak bir su kenarı olgusu değil , o suyu dahi içinde bulunduran duygudur. Seversin her an aşkı ve sevgiyi karşılıksız olsa dahi. Öylesine vurur ki kalpleri duramaz rüzgarı karşısında en çılgın ve vurdum duymaz asi. Bunun adı " AŞK " başı da sonu da siler ezberi... Esecek bir nefes rüzgar varsa , uçurum kenarlarında bozsun dengemi , kurtulmak çaremi sanki , ya ölüm seni onsuz , yada kurtulmak onu sensiz mutlu etmeye kafi. Yaralı kuş misali. Dua et alsın tüm bedenini , aksi takdirde hazır aşkın fermanının acıması katlli... Nasıl olduğunu bilmeksizin katılırsın aşk oyununa. Öylesine bir kalem ve öylesine bir kağıt sevişir adeta aşk adına. Sonuç mu Psikolojik baskılarına aşka tanımadığı uygarlığı , " Yaşayan bilir ve uygular " felsefesi ile kalbimize aksetmektir. Kurtuluş : Sev lakin Aşık olma Kaçış : Kendi düşen ağlamaz Ve son söz : Aşk acıdır , Sevgi Tatlı , Aşk için ölünür, Sevgi için yaşanır..
Aşkın Dili-3
Bir baharın ötesinde. Yorgun kuşlar misali , arasan belki de bulunmayacak emsali , içi ve dışı umut , sevgi ve hasret kokuyor sanki. Kim bilebilir ki yaşam ile ölüm arasındaki farkı ? Tekrar umut beslemek özlemlere , yaralı kalmış kalbin sevgisine ve son bir kez bakıp maziye , niye sevdim mi demektir ? " AŞK " yarım yamalak bir su kenarı olgusu değil , o suyu dahi içinde bulunduran duygudur. Seversin her an aşkı ve sevgiyi karşılıksız olsa dahi. Öylesine vurur ki kalpleri duramaz rüzgarı karşısında en çılgın ve vurdum duymaz asi. Bunun adı " AŞK " başı da sonu da siler ezberi... Esecek bir nefes rüzgar varsa , uçurum kenarlarında bozsun dengemi , kurtulmak çaremi sanki , ya ölüm seni onsuz , yada kurtulmak onu sensiz mutlu etmeye kafi. Yaralı kuş misali. Dua et alsın tüm bedenini , aksi takdirde hazır aşkın fermanının acıması katlli... Nasıl olduğunu bilmeksizin katılırsın aşk oyununa. Öylesine bir kalem ve öylesine bir kağıt sevişir adeta aşk adına. Sonuç mu Psikolojik baskılarına aşka tanımadığı uygarlığı , " Yaşayan bilir ve uygular " felsefesi ile kalbimize aksetmektir. Kurtuluş : Sev lakin Aşık olma Kaçış : Kendi düşen ağlamaz Ve son söz : Aşk acıdır , Sevgi Tatlı , Aşk için ölünür, Sevgi için yaşanır...
Aşkın Gözü
bir gün aşk,nefret,düşüncesizlik,hırs kısaca tüm duygular toplanmışlar. canları sıkıldığı için bir şeyler yapmak istemişler. aralarından biri saklanbaç oynıyalım demiş. düşüncesizlik düşünmeden atlamış ben ebe olucam diye. sonra saymaya başlamış.herkes saklanıyormuş.hırs bir çuvala saklanmaya çalışmış ama çuvalı yırtmış . mutluluk göle saklanmış ama suyun altında duramadığı için oda yakalanmış düşüncesizlik saymaya devam ediyomuş.aşk ise saklanmaya yer bulamamış. düşüncesizlik sayıyormuş 89, 90 ,91 aşk son çare olarak dikenlerin araına atlamış. düşüncesizlik herkesi bulmuş ama aşkı bulamamış o sırada içlerinden biri aşk dikenlerin arasında demiş. düşüncesizlik bir sopa ile dikenlere vurmaya başlamış. aşk yüzünü tutarak dikenlerin arasından çıkmış. yüzü kanıyormuş bir süre sonra aşkın kör olduğunu fark etmişler. düşüncesizlik sormuş senin için ne yapa bilirim diye . aşk düşüncesizliğe sen bundan sonra benim gözün olucaksın demiş. o günden sonra aşkın gözü kör olmuş . düşüncesizlik ise aşkın gözü olmuş
|
|
![](/uyeresim/k1164555.jpg) |
Kimden:
TaHa oKsaK
25.08.2008 01:14:33
Kime:
TaHa oKsaK
|
|
Aşk Dostluk Ve Güven Hikayesi Bir zamanlar üç arkadaş varmış. AŞK DOSTLUK ve GÜVEN Üçü bir arada olduğumu harikaymış herşey Gün gelmiş aşkın işi çıkmış eh meslek bu kolaymı?Ama dostlarından ayrılmadan önce söz vermiş onlara. Beni özlediğinizde gelin demiş uzaklarda olmayacağım ... Nerde birbirlerine bakan bir çift göz görürseniz ben ordayım ve ayrılmış yanlarından.... Peki demiş DOSTLUK GÜVENE madem öyle bende yoluma düşeyim görev çağırır ama merak etme nerde birlikte ağlayan iki insan görürüsen bilki ben ordayım GÜVEN Ağzını açamamış veda etmek için ama DOSTLUK ayrılmış arkadaşının yanından onun sözünü dinlemeden ve sessizce gitmiş uzaklara. GÜVEN Sessizce içinden geçirmiş elinde olmadan BENİ Kaybederseniz bir daha asla bulamazsınız
|
|