9.02.2013 23:46:08
"Ben bal arısı gibiydim senden önce, bak pervanelere döndüm seni görünce. Yana yana kül olsam her an yine de senden ayrılamam yoluna adadım ömrümü ben sensiz olamam... " Bana göre dünyanın en naif ve en güzel şarkılarından biridir "pervane"... İlk dinleyişimde Zuhal Olcay'ın sesi, şarkının melodisi kendiliğinden alıp götürmüştü beni, sevdirtmişti kendisini bana... O zamanlar bilmiyordum içinde geçen, içimden geçen sözlerin asıl anlamını... Bilmeyenler varsa bir anlatmak istedim, bilinsin istedim... Düşündüm de bu hikayeyi okuduktan sonra siz de seversiniz belki pervaneleri.. Yaz akşamları tepenizdeki lambaya üşüşen sineklere böceklere sinir olacağınıza belki de hak vermeye başlarsınız onlara benim yaptığım gibi... Edebiyat dersindeydim, hocamız Zati'nin "Şem-ü Pervane" isimli eserini anlatmıştı o gün... O kadar hoşuma gitmişti ki eserin hikayesi, zarifliği, katıksızlığı... Şimdi düşünüyorum da yaşadıklarımı çıkarmışım ama o hikayeyi çıkarmamışım aklımdan... Şimdi şarkı kulağıma değince aklıma geldi... Orada anlatılan aşkın tarifini şimdi herkes farketsin, sizin de kalbinize değsin istedim bu aşkın hikayesi... Hikayenin ana kahramanı şem yani ışıktır, pervane de onun etrafında dönen böcek. Bu böcek ismini ışığın peşinde dönüp durarak aşkı için pervane olmasından almış... Pervane böceği bir gün mum ışığına aşık olur, kapılır onun ışıltısına, büyüsüne... Pervane şeme doğru yaklaşır yaklaştıkça sıcaklığını hisseder, bir yerden sonra okadar yaklaşır ki artık uyuşur vücudu... Aşktan hiçbir şey hissetmemeye başlar... Yandığını bile... Daha da yaklaşır ateşe, sevdiğinin kollarına atar kendini belki de öleceğini bile bile... Çünkü pervane için ya da aşk için önemli olan uğrunda ölmek değil kavuşabilmektir sevgiliye...Zuhal Olcay da şarkıda ben bal arısı gibiydim senden önce der... Bal arısı her çiçekten bal alan bir nevi hovardadır gözümüzde.. Kendini o hovarda gibi hisseden aşık, sevgiliyi görünce pervanelere döner hikayedeki gibi... Yana yana kül olmak geçer ama asla vazgeçmek geçmez aklından... Aşk bir şuursuzluktur belki de aptallık... Ama her ne olursa olsun olmak istediğin yerde olabilmektir aşk... Başını sonunu düşünmeden yaşamaktır... Sonu ne olursa olsun gidebilmektir sevgilinin peşinden, belki de hiç senin olmayacağını bile bile yaşamaktır... Kaybolmaktır, yanmaktır... Onun uğruna hiç tereddüt etmeden yok olmaktır... Biz kaçıyoruz aşktan artık... Varlığını yok sayarak tatmin ediyoruz belki de kendimizi... Arkasında duramıyoruz aşkımızın, kalbimizin, duygularımızın.... Ateşe atamıyoruz kendimizi bencilliğimizden belki de korkaklığımızdan...Yani kendimizi ne kadar zeki ve akıllı zannetsek bile bir böcek kadar yürekli olamıyoruz aslında...
Ekleyen/Kaynak: R u n a w a Y
Bu bölüme Siir ekleyebilirsiniz. Siir eklemek için
tıklayın
Henüz yorum eklenmemiş
|