28.07.2005 18:51:14
TİTREK BAKIŞLARA DAİR Yaşadıklarımdan Öğrenmeye çalıştığım Çok şey oldu bu güne kadar. Göz ucuma düşen Bir titrekliğe vuruyorsa yüreğinin en imansız yeri Bil ki, Geceler sana da daha bir gülünç gelmeye başlayacak Ama sadece gülünç mü? Değil tabi ki. Gülünebilmesi en olası şey midir? Yüreğine aldığın o kirpiklerden düşen temre.
Eyy Yaşanılacak sevdaların en ucubesi! Bu yeni yetme sevda köpükçüğüne bir yel ol Savur bu anlamsız Beni / bendeliği / bendenliği… Savur hülyaların en tatlısına Yeni bir cemreyle yetişecek bu sevda ezgisine bir mekan ol. Mekânı bololsunlar misali.
Bil ki Senden önce de nice ayyaş Gönüllere kondu bu göz uçları Bir titreklikle Sana hiç benzemeyen Nice sevdalarla Sevişedururdu. Ama Hiçbirinde Bu demki titrekliği alamadı.
Gecikmiş bir titreklik Gecikmiş bir ben Ve Gecikmiş bir sen. Ve Gecikmeye dair yazılan bu İfadesi beyhude satırlar…
Zifiri bir karanlık içerisinden Gözlerimin akına Değen titrekliğinle sen, Güz demlerini anımsatan Serinliğinle düşüverdin Bigane çaresizliğime. Ne çaresizliktir ama, Bilemezsin
Batan bir gemiden inen Filikada ikimizden biri yok Anlayacağın. Ve Kim bilir Belki de ikimiz de yokuz, O canhıraş hengâmede.
Titanik batıyor / batıyoruz Haykırışlarında Sevdalı yüreğini arayan Bir beyazperde kahramaniyesi Boşa mı debeleniyor? Galiba öyle. O gece sahnesinde Batışı yaşayan Bir ben olabilir miyim? Galiba. Veya galibalar ötesi. O, benim ta kendisidir.
Evet Titrek bakışlardan bize Veya Bana kalan tek ezgi: benimle ol. Oysa Sana bu satırları yazan benim En sevdalıkar makamımdaki ezgiler Çalınmıyordu güvertede. Belki de senin…
Titrek Veya titrek. Her halükarda Derinlere doğru Titrek ve ıslak bir süzülüş.
Hiç ıslak ve titrek bir bakışa değdi mi? Keman misali kaşların Veya hiçbir zaman değdirdi mi en Na-mahrem bakışlara.
Evet, Ben Na-mahremim Çölde Mecnun’un abdest aldığı O sıcacık kumlardan Uzağım anlayacağın. Ama Mecnun’daki sevdalar üstü Tanrıtanımazlığa inat değilim. Oysa onun benden fazlası vardı Hayal de olsa düşlediği bir Leyla’sı Leyla’sını görmek için daldığı Rüyaları vardı en azından.
Ya benim Seni doyasıya görebileceğim bir Rüyalar tabiri Ceylan yazmalı bir Mushaf’ım yok.
Belki de kör bir dilenci kızın Arzuladığı O Hiçbir dem görmüş olmadığı/olmayacağı Bir rüyalar körlüğüne sahibim.
Ya tenim Tenime değen o titrek bakışların Cüzamlı derime Neden dokunabildi? Oysa tenime düşen cüzam, Yüreğimde de mevcut Bilmelisin. Ve ancak O anlaşılmaz asalarla Dokunabilirsin bana/bendeliğe. Ya benim Sana dokunabilecek bir asadan Yoksun oluşum nedendir?
Biliyorum, Ne menem şeydir Bu döktüklerin bir bilsem diyorsundur. Titrettiğin gözlerinden sor demeye getirsem Acaba Sana hesap verecek kudreti Bulabilecekler mi kendilerinde. Kim bilir.
Perde kapanmış anlayacağın. Gökten izleyiciler bir haylidir Çekilmiş inzivalarına. Ya benim İnzivaya çekildiğim bu mabette Tapınacağım bir sen yoksun. Ya kime ve nesine tapınmalı? Bakışlar dolusu Şarap testilerinden saki sunan periler de huzur vermez ise Huzuru nerde ve nasıl bulmalı? Kanıyla sevdasını kaleme döken bir şair ustalığında mı? Yoksa Bir zanaatkar inceliğinde Ölümünü bekleyen aşık abdallığında mı?
Aylardan Haziran Ama Nisana çalmış bir haziran Veyahut Nisanlara aşina bir ıslaklık. İlkbahar yağmurlarının Dinginliğine düşen Bir haziran serinliği. Göz ferlerinden Suyun aksine vuran Sarhoş edici süzgünlük. Ve Sen / bakışların. Göz pınarlarından düşen Sevda iklimi Mevsimlerin azizliğine Uğramışçasına suskunsunuz.
Günün demi bitmek üzre Ve Sen Yahut da Demli ıslak bakışların, En hırçın havada Bir sığınak misali Sığındığım gönül limanındaki Ölü yunus balıklarına çarpan Bir gemi misali. Evet Yunuslar ölü. Tıpkı gönül biçareliğimdeki Vurgunlar yemiş Titrek ve Islak bakışların misali.
Su-i misalde hata olmaza inat Ölüler limanına demir atmış titrek bakışlarınla sen
Bir selamet dileyeni Bir titrek gözden süzülmüş Yazmasız bir mendil sallayanı Olmadan ayrılmak bu limandan. Ki Yazmalar üstü bir sevda örtüsüdür Gözyaşlarına vurgun mendil. Ve Yine Ve Yeniden Ölü yunus balıklarına çarparak Ebediyete yelken açmak
“Demek gidiyorsun” buklelerinin Döküldüğü bir dudak Yoksunluğuna sahip olmak… Limanlar ardı bakabilme yetisinden mahrumiyet… Zümrüd-ü Anka zenginliğinde yoksuluğu yaşamak
Ve Kendi külünden Senli anları yaratamamak… İşte Ölü yunusların kaderi. Bir daha ve yeni bir acıyla kendi sularında can vermek.
Ve En acısıdır mutlakıyet. Sensiz anlardan Sana dair yazılan bu satırlardan bi-haber oluşun,
Gecelere düşen afyon tadındaki Sarhoş edici bakışların, Ve sana dair yazılan bunca söz oyununun Sana ulaşamaması Acı Ve Bir o kadar da mutlakıyetlik.
Bugün Veya dündü —Yanılmadıysa sahte yüreğim- Seni aradı Bu ölü canlıların yitik kentinde. Tüm insanlar ölü gibi. Etrafta kötü bir koku. Ama Kokan Bedenlerinden yayılan keskin Bedensizlik kokusu değildi. Sensizlik kokuyordu ölülerin şehri. Sanki titrek bakışlarla düşüversen buraya Bir anda Yaşam bulacaktı ölüler.
Oysa -Ben en dahili olanı olmak üzre- baki olan ölülerdi. Yalan olansa Bu satırların Sana yazılabilme olasılığının Beyhudeliğidir. Aylardan Haziran Yıl Ramses’ten kalma artık yılı. Güneş takvimi Yeni bir Sevda masalına Teğet geçmekte. Ozanlar En dingin dizelerini terennüm eylemekte Çöl vahalarında. Seraplar kol gezinmekte Susuz gönüllerde. Bir ben miyim diye Bakınmak lüzumsuzca etrafa Evet Bir benim bu vahalardan ırak Ve titrek. Ve Umarsızca çağlayan Göz derinliklerinden İçecek suya Ne kadar da ırağım. Bilemezsin.
Haziranda Ölmek Zor Kolay olanıysa Titrek bakışlarından Bir tutam Sevda yüklenmek.
Ve Bir demlik ölümcül bakışları Benliğime sunan sen. Nereden düştün bir anda Tutuk dillilerin Diyar-ı mahzenine? Yitik ve çürüyen bir şehrin Çürüyen bedenine bu ziyaretin neden? Büyük İskender’in Fethetmekte en zor anlar yaşadığı Figane’nin gönlüne ziyareti gibi Bu ziyaretin neden?
Bir kurşun tetikliğinde salıverdiğin Çelik soğukluğundaki Ve titrek bakışların Acaba Kaç zemheri Bedenimden çıkmayacak? Ki Çıkarsa bile Ölüm vadisi senli anlardan Geçmeme ne zaman Müsaade edecek?
Biliyorum. Senden sonra da nice Hançer keskinliğinde bakışlara değecek gözlerim. Ama Hiç birinde senden aldığı büyüyü bulamayacak. Biliyorum. Çünkü Senden sonralarını şu dem bile yaşamaktayım. Hay hat! Ne cüretle sevdaya tutulur Dil girdabım
De bana hey hatt! Yaşın geçmişine devreylemek için Neler istersin Bedbaht gönlümden?
Tarhan ŞİMŞEK 1989 / HAKKARİ
Ekleyen/Kaynak: TARHAN ŞİMŞEK
Bu bölüme Siir ekleyebilirsiniz. Siir eklemek için
tıklayın
Yazan: şermin 13.09.2005 21:23:57 hocam gerçekten şahane bişey hocam gerçekten çok hoş bişey insan okuyunca insanın tüyleri diken diken oluyo aynı titniği sahnelediniz ama onun kadar şahane bişey yarattınız tebrik ederim hocam devamını dilerim ben okulunuzun ögrencilerinden biriyim sadece
Yazan: özlem 26.08.2005 16:52:04
bence çok harika mükkemmel mükkemmelin dışında bir şey sizi tebrik ediyorum umarım hep böyle güzel şiirler yazarsınız.
|