28.05.2008 21:27:27
> *Beş yaşında idim. ** > Babaannem rahmetli,pirinç ayıklıyordu. Bir tane yere > düştü.Babaannem eğildi,aramaya > başladı. Sağa bakıyor, sola bakıyor, bulmaya > çalışıyor. Çocukluk iste,'aman babaanne dedim. Bir > pirinç tanesi için bu kadar caba harcamaya,yorulmaya > değer mi?' Rahmetli ilk defa sertleşti bana karşı, > öfkeyle doğruldu. 'Sen oturduğun yerden ahkâm > kesiyorsun, ' dedi. 'Hiç pirinç üretilirken gördün > mü? > İnsanlar ne kadar zorluk çekiyorlar. Bir pirinç > tanesinde kaç insanin göz nuru, alın teri, emeği, > çilesi var biliyor musun?' > Utancımdan kıpkırmızı olmuştum. > > *Aradan yıllar geçti. Hukuk Fakültesinde öğrenciyim. > Alain'in proposlarini okuyorum. Birden irkildim. > Babaannemi hatırladım. Alain, bir insan yerde bir > iğne görüp de eğilip almazsa,bütün uygarlığa karşı > ihanet etmiş olur diyordu. İlave ediyordu. Bir > iğnenin > üretiminde binlerce insanin alın teri, göz nuru, el > emeği vardır diyordu. > > *On dokuz yıl evveldi.** > Stockholm'e gitmiştim. Bir otele indim. Geceydi. > Sabahleyin, traş olmak için lavaboya > gittiğimde, aynanın yanında ilginç bir not gördüm. > Lütfen diyordu, traştan sonra jiletinizi çöpe > atmayın. > Ya nda bir kutu var,oraya bırakın. Bir tek jiletle > dahi olsa, İsveç çelik sanayisine yardımcı > olun.Doğrusu hayretler içinde kaldım. Çocukluğumdan > beri çelik eşya > denince akla İsveç çeliği gelir. Birçok eşya > üzerinde' > İsveç çeliğinden yapılmıştır' diye yazardı. İste o > ülke, kullanılmış bir tek ufacık jilet in bile çöpe > gitmesini istemiyor, ona sahip çıkıyor,gelen > turistlere rica yollu uyarıda bulunuyordu. * > > *İsviçre'de zaman zaman, belli periyotlarda, > radyolar, > televizyonlar, bir haberi duyurur. > Şu tarihte, su saatte, adamlarımız gelecek. Siz > lütfen > hazırlığınızı yapın.** > Okumadığınız,ilgilenmediğ iniz, kullanmadığınız ne > kadar kitap,dergi, gazete varsa, kâğıt, ambalaj,kutu > varsa, velev ki, bir ilaç prospektüsü dahi olsa, > kapının önüne koyun. > İsviçre'nin kalkınmasına yardımcı olun. Fazla ağaç > ziyanına engel olun. * > > *Japonla r son derece sade, basit,yalın mütevazı > yasayan insanlardır. Evlerini mobilya ile eşya ile > dolduranlar Japonlara göre ruhen tekamül edememiş , > hayatın manasını anlayamamış , zavallı kimselerdir. > Böyleleri ile, zavallı, evini mezat salonuna > çevirmiş > diye eğlenirler. > Bir insanin gösteriş i çin eşyanın esiri olması ne > kadar acıdır. Vaktiyle Japon ekonomisi bir > darboğazdan geçiyor. İç borçlar,dış borçlar > gırtlağı > aşıyor. Zamanın başbakanı meclisi > toplar. Kürsüye çıkar. Durumu olanca açıklığı ve > tehlikeleri ile anlatır ve su andan itibaren der, > Tanrı şahidim olsun ki, Japonların iç ve dış > borçları > son kuruşuna kadar ödenmeden, pirinçten başka bir > şey > yemeyeceğim. Su üstümdeki elbiseden başka elbise > giymeyeceğim. Dediklerini yapar, en üstten en alta > bir > israftan kaçınma kampanyası açılır. Japonya bütün > borçlarını öder. Bu durumun toplumun bütün > kesimlerini, tek istisna olmadan kapsadığını > söylemeye > gerek yok. Geçenlerde Japon imparatorunun sarayını > gördüm. Yarabbim, ne kadar sade, ne kadar mütevazı, > nekadar gösterişten uzak... > > *Gerekmediği halde elektriği yakmakla, Suyu > kapamadan bos yere akıtmakta, Gece çamurlu > ayakkabılarımızı temizlemeden yatmakla, Yemek > yediğimiz kapları yıkamadan bırakmakla biz de > zalimler sınıfına geçmiyor muyuz? > > *Hayat çok ince, akil almaz incelikte ipliklerle > örülmüştür. Her şey o kadar birbirine bağlıdır ki, > İlkokul okuma kitabımızdaki bir sözü hiç unutmadım. > < BR>> Bir mıh bir nalı kurtarır. Bir nal bir atı,bir at > bir > komutanı, bir komutan bir orduyu, > > bir ordu bir ülkeyi kurtarır diyordu.. > > Maddi durumumuz ne olursa olsun, ister zengin > olalım,ister f akir, hepimiz çok dikkatli olmak > zorundayız. Bunda parayı da, maddiyatı da aşan > büyük bir edep ve incelik vardır. > > *Sanırım ' forward ' edilmesi gereken bir mesaj > varsa o da budur...:
Ekleyen/Kaynak: BENAYCAN
Bu bölüme Hikaye ekleyebilirsiniz. Hikaye eklemek için
tıklayın
Henüz yorum eklenmemiş
|