HİKAYELER

VEYSEL KARANÎ OLMAK

4.11.2008 07:42:48


VEYSEL KARANÎ OLMAK
Mam Recall
Mamoste.kart@yahoo.com



Kûçûkken ailelerimiz “Eti senin kemigi benim.” diyerek, bizleri cami hocalarina emanet ederlerdi. Bunun anlamida galiba şu idi : Hoca efendi ! Bu çocugu adam etmek ûzre, tam olarak yetki ve selahiyetlisin. Kisacasi bu, biz çocuklara sorulmadan, hocalara verilen bir çesit umumi vekalet idi. Hoca akliselim birisi ise rahat eder, degilse vay hurilerin (çocuklarin) haline..

Ben de, yedi yaşlarinda, bu hurilerden birisiydim. Çocuklari çok seven, rahmetli babam da, diger babalar gibi, beni hocaya teslim ettiginde ayni vekaleti vermişti.

Koydeki evimiz ile caminin arasi, takriben yûz metredir. Ancak camiye gotûrûldûgûm gûn, kûçûcûk bir rampayi tirmanirken, bana adeta dag yolculugu gibi gelmişti. O gûn, ( Isteksizlik yada heyecandan olsa gerek ) karnimdaki şiddetli agriya, babami inandiramamiştim. Tatli ve yeşil gozlerini, adeta gozlerimin içine gommûş, Kûrtçe şoyle diyordu :

- “Tu êdî xortî lawo ! (Artik delikanli oldun oglum!)
- Eybe, çima derewan diki? (Ayiptir, neden yalan soylûyorsun?)
- Tu jî wek hevalên xwe, fêrî Quran û duayan bibe û Xwêdê yî xwe bizane.” (Sende arkadaşlarin gibi, Kurani ve dualari ogrenki, Allahini bilesin.)

Babamdan ve evimize gelen misafirlerden, Allahin ismini ve yûceligini çok duymuş, ancak henûz tanişmamiştim. Fakat, laz hocanin dualari yanliş okuyan çocuklari dovdûgûnû biliyordum. Hatta birgûn kendi çocugunu sokakta doverken, suratinin şeklinden korkmuş, içimden kûfûrler siralamiştim. Tam da, o çocugun intikamini almanin planlari ile meşgul iken Elim babamin elinde, yokuşu tirmaniyorduk..

Genellikle kiş gecelerinde, babamin arkadaşlari evimize gelir, saatlerce sohbet ederlerdi. Kûrt geleneklerine gore, bayan ve çocuklar bu tûr ortamlarda bulunmazlardi. Bu bir anlamda, misafirlere verilen onemin bir ifadesi idi. Ancak ben babamin arkadaşlarina arasira Kûrtçe tûrkû soyledigim için, bir tûr dokunulmazligim vardi. Kapiya yakin, sessiz olmak koşuluyla, uykum gelinceye kadar sohbetleri dinleyebiliyordum.

Bir sohbette, Resûl dede Allahin mucizelerinden birisini anlatiyordu.. Veysel karani hazretlerinin, hasta annesinin son arzusunu yerine getirmek ûzere, sirtina alip, Hazreti Muhammedi ziyaret etmek için, Yemen’den Mekke’ye gotûrûp, geri getirdigini kusursuz Kûrtçesi ile anlatirken, ben bûyûk bir dikkatle dinliyor, babam ve diger amcalar ise, kafalarini one dogru sallayarak, adeta anlatilanlarin dogrulugunu ve onemini onayliyorlardi.

Elim babamin elinde, yokuşu tirmaniyorduk.. Allahin, Veysel karani hazretlerine armagan ettigi bu bûyûk mucizeyi hatirlamak, sadece agrimi hafifletmemiş, ayni zamanda bûyûk bir gûç vermişti. Az evvel babamda soylememişmiydi? “ Kurani ve dualari ogrenki, Allahini bilesin.” diyerek .!

Evet, Allahi tanimak, onu hissetmek hatta ona dokunmak istiyordum.. Bende, Veysel karani hazretleri gibi gûçlû birisi olup, Annemi omuzlarimda taşimak, onu istedigi yere gotûrmek istiyordum.. Buna çok ihtiyaci vardi..

Zavalli Annecigim.. Onun, çamasirlarimizi yikamak için, koyûmûzûn (Karagedik) dişindaki, Elif çesmesine (Kanî ya Elîfê) gidişini dûşûnûyordum.. Sirtina sicimle bagladigi,yaklaşik yirmi kilo agirligindaki kocaman bir bakir kazani ve içinde sekiz kişinin kirlileri.. Dahasi, boynunda (Beyaz çamasirlari kaynatmak için) tezek dolu heybe.. Canim Annecigim.. Onca yûkûn altinda, adeta kayboluyordu.. Onun o haline ûzûlûyor, kahroluyordum..

Yoksul bir aile idik.. Bir eşşegimiz dahi yoktu.. Bu yûzden, annemin eşşegi olmak istiyordum.. Onun yûkûnû taşimak, onu mutlu etmek istiyordum.. Bunun için gûç gerekiyordu.. Gûçlû olmak, Veysel gibi.. Işte ben ona gidiyordum.. O gûcûn gerçek sahibini tanimaya, ona dokunmaya gidiyordum.. Elim, babamin elinde, Allaha gidiyordum.!

Kûçûcûk beynimin içinde, bugûn bile hala cevap veremedigim ,akil almaz sorular.. Başka yolu yokmuydu? Neden direk olarak Allaha degilde, hocaya gidiyoruz ? Kûçûk bir çocugu doven birisinin, Allah ile ne gibi ortak bir bagi olabilir, dahasi Allahin evinde ne işi olabilirdiki? Acaba babam yalanmi soylûyordu ?

- Bavo ?
- Çi bû ?
- Xwêdê çawa di vê mizgeftê (Cami) biçûk da dijî ? (Allah bu kûçûcûk camide nasil yaşiyorki ?)
- Zikê te çawabû, hin diêşe? (Karnin nasil oldu, hala aciyormu?)

……………
Hoş geldin Muhterem kardeşim?
…………..
Ooo ! Yeni bir talebemiz var..
………….
Adin nedir uşagum ?
…………..

AH vicdansiz herif ! Kûçûk çocuklari doversin oylemi ? Yakinda taş yagmuruna tutacagim seni.. Goreceksin..! Mam Recall / U.S.A.






Ekleyen/Kaynak: Mam Recall



Bu bölüme Hikaye ekleyebilirsiniz. Hikaye eklemek için tıklayın

Yorumlar [ Yorum Yaz ]

Henüz yorum eklenmemiş
  En Çok Yorumlananlar

  Yeni Hikaye Ekle

  Yorum Yaz

  Tümünü Listele

| 101 Okey Oyunu | Türkçe Kürtçe Sözlük | Kürtçe Dil Testi |