|
|
Yazan UnmoveD
Tarih: 10.12.2010 12:32:42
Sil
|
Gittin...
Ben, arkandan sadece baktım.
Oysa söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki...
"Gidersen iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini.
Gidersen sönecek içimdeki ateş
ve bir daha hiç kimse yakamayacak.
Gidersen karanlığa mahkum edeceksin günlerimi
O karanlıkta yolumu kaybedeceğim" diyecektim sana.
Konuşamadım...
Gittin...
Gidişini görmemek için gözlerimi kapattım
Öylesine acıdıki içim, tutup koparsalardı kolumu
bacağımı bu kadar acı duymazdım.
Acım yaş olup akmalıydı gözlerimden.
Ağlayamadım...
Gittin...
Seni delicesine bir tutkuyla seviyordum oysa
Tutkum seninle olmaktı, tutkum teninde erimek,
tutkum hayatı seninle sadece paylaşmaktı.
Anlatamadım...
Gittin...
Gidişini önlemek için tutmak vardı ellerinden
Ellerim değil miydi her dokunuşumda seni ürperten?
Ürperdin yine biliyorum.
Bir kez dokunsam, bir kez tutsam ellerini
Gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu.
Tutamadım.
Gittin...
Bir yıkım gibiydi gidişin
Sen adım adım uzaklaşırken benden
Çöküp kaldı bedenim olduğu yere
Nice terk edişlere dayanan yürek bu kez yenilmişti
Bu kadar zayıf değildim ben kalkmalıydım.
Kalkamadım...
Gittin...
Oysa geldiğin gün gideceğini biliyordum
Hazırdım gidişine,
Kaçak zamanları yaşıyorduk
Zaman bitecek ve sen gidecektin
Bense, gidişinin ertesi günü
Hayatıma kaldığım yerden yeniden başlayacaktım.
Başlayamadım...
Gittin...
Bir şey söyledin mi giderken?
"Kal" dememi istedin mi?
Son bir kez "seni seviyorum" dedin mi?
"Bekle beni döneceğim" diye umut verdin mi?
Beynim öylesine uğulduyorduki.
Duyamadım...
Gittin...
Nereye gittiğin önemli değildi
Binlerce kilometre uzakta da olsan,
iki metre ötemde de farketmiyordu.
Artık yoktun ve asıl bu düşünce beni felç ediyordu.
Kurtulmalıydım senden,
bu yokluk duygusundan kurtulmalıydım.
Kurtulamadım...
Gittin...
Unutulanların arasına katılmalıydım
Anıları bir sandığa koyup
hayatı bir yerinden yakalamalıydım.
Bu aşk noktalanmalıydı, bu sevdadan vazgeçmeliydim.
Yapamadım...
Gittin...
Bir okyanusun ortasında
tek küreği kaybolmuş sandalda
Dev dalgalarla boğuşan bir denizciyim şimdi.
Bil ki sevmekten vazgeçmedim seni,
Bil ki seninle birlikte sevdanı da taşıyacağım yüreğimde,
Bil ki seni Unutamadım... |
|
|
Yazan UnmoveD
Tarih: 10.12.2010 12:31:21
Sil
|
Gidişinle birlikte çocuklaşı verdim bu günlerde. Her şeyden alınıyorum.Biri azıcık içime dokunan bir şey söylese ağlayacak gibi oluyorum. Sanki sonu olmayan kapkaranlık bir yoldayım da çıkış arıyorum Gülüşlerim bir türlü yansımıyor dudaklarıma. Hep yarım hep eksik günler yaşıyorum. Yüreğim ağır geliyor bana.Hayata karşı bir yenilmişlik bir boş ermişlik duygusu içindeyim.Gece yarıları sıçrayarak uyanıyorum uykularımdan.keza uyuduğumda söylenmez ama….Ve geceler…ne yıldızları görüyorum, ne gecenin sesini duyabiliyorum. Saniyelerin ne kadar uzun olduğunu görüp şaşırıyorum.Oysa senle olunca saat ne çabuk ilerlerdi.Şaşırırdım bu zamanlara.Ve gece yarısından önce de yatmazdım , uyumaya çalışmazdım. Ya şimdi…Benimle konuşuyor biliyor musun. Yani yatağım…kimselere anlatamıyorum seni gururuma gidiyor neden gittiğini demek..Gecenin bir yarısında anarşist ruhum ayaklanıyor, ne var ne yok yıkıp yakasım geliyor. Diğer yarısında iflah olmaz romantikliğim ağır basıyor bir şiir yazıyorum sana sitem dolu bir şiir.. Kimsenin yokluğu bu kadar korkutmazdı beni. Kendimi zor günlerin adamı görürdüm hep , hiçbir güçlüğün beni yıkmayı bırak sendelemeyeceğini düşünürdüm.Oysa şimdi yarımım. Ve sen böylesine uzakken benden hiçbir zaman da tam olamayacağımı da biliyorum. “Tasalanma unutursun” diyeceksin, tasalanmayayım ama kendime bakıyorum da birkaç umut kırıntısı vardı onu da alıp götürdün benden. Nerede olduğunu bilmek ya da bir daha dönmemek üzere gittiğini bilmek düşündürüyor ya beni.Amacım sitem edip seni üzmek değil bu aşkın katilini bulmak. Bazen …bazen deliriyor muyum acaba diyorum kendi kendime .Sonrada birileri duymasın diye çabucak ağzımı kapatıyorum.Ardından değer mi bir fani için kendini bu kadar heder etmeğe diye bir ses duyuyorum.Sana değer vermeyene sen ne diye değer verip hayıflanıyorsun diye sürdürüyor kelimelerini ama onu dinleyen kim ki…Bildiğim bütün hasret şarkıların ardı ardına sıralıyorum. Sesimi kendim bile duymuyorum.senden bir izi göreceğim diye ne sevdiğin sanatçıları dinliyorum ne de o çağın makineleri olan bilgi kutularını karşısına geçiyorum. Yaşamaksa yaşıyorum elbette Gidişinin ardından her giden gibi bende bir iz bırakacağını sonra yok olacağını düşünüyordum…olmadı…Senin gidişinle huzurlu olmanın ne demek olduğunu unuttum.Her yeni güne dayanılmaz kalp ağrısıyla uyanıyorum. Tatsız tuzsuz bir hayat işte ..Şimdi seninle yaşadığım ne varsa resmi geçide çıkmış tören kıtaları gibi önümden geçiyor. Bu encamı düşünmüştüm ama bu kadarını ben bile beklemiyordum yüreğimden kendimi de tanıyamaz oldum bu günlerde…Bu salak , bu saçma, bu delice hayattan kurtulmak istiyorum ama, olmuyor. Özledim seni…Özleminle baş edemiyorum artık . “gel” desem biliyorum buna hakkım yok.Biliyorum bir seçim hakkın vardı ve sen bunu kullandın buna saygı duymak gerekir. Öyle doluyum ki şu aralar aşırı anyon yüklü bir trafo gibi patlamaktan korkuyorum.Bir an önce elektronlarımı bir yerlere boşaltmak istiyorum.Oturduğum yerden kalkasım gelmiyor bile gelmiyor.Ne kitaplar ne filmler hiç biri umurum da bile değil.Hani yemeyerek yaşamanın yolunu bilsem yemekte yemeyeceğim.Şarkı dinlemeyi de bıraktım.Şarkılar içimi acıtıyor.Şarkı “batıyor ama acıtmıyor senin sevdan” diyor, ben tam tersine o acıyı yüreğimin ta derinliklerinde hissediyorum.Uzun sessizliklerin adamı oldum.Kendimle konuşmaya bile korkuyorum. Başımı okşayacak birisini özlüyorum galiba.Dedim ya çocuklaştım bu günlerde.Sanırım babamı özlüyorum. Epeydir uzağım baba şefkatine…Hiç böyle olmazdım.Yaşama böylesine yılgın böylesine soğuk böylesine uzaktan bakmazdım. Karda çiçeklerim açardı benimya şimdi bahardaki çiçeklerim bile soldu… Gitmek istiyordun gittin işte.Ki gidene bir defa kal derim ben demiştim.Ve gitme demedim zaten bu gidişinde.Oysa ne çok sevmiştim seni ne çokkkkkk….. |
|
|
Yazan UnmoveD
Tarih: 10.12.2010 12:30:02
Sil
|
Gidiyor musun diye sorma bana. Gönderen sensin. Ne terk etmeyi istedim seni, Ne de daha yaşamadığımız bu aşkı toprağa gömmeyi. Senin kadar öfkeliyim ben de. Senin kadar endişeli... Bir dokunuşunla bin kenti yıkacak güç verirdin bana Ama inandıramadım seni. Sen, sorgularken beni kafanda Ben, gözlerinin içine bakıyordum kuşkuyla. Bir tek sözün bağlardı beni sana, Oysa sen hep susmanın koynunda. Aşkın içine bir kez girdi mi kuşku, Teslim alır bedenleri de. Sütten çıkmış ak kaşık değildim Ama yalanı sokmadım iki kişilik dünyamıza. O dünya ki bazen minicik bir odada Bazen kentin ortasında şekillendi. Nasıl da güzeldi... Zaten varsın diye her şey güzeldi ama Sen buna inanmadın. Ah bu sorular... Yaşamak varken sevdayı delice, Niye boğarız sorularla? Nasıl ikna edebilirdim seni? Ben, aşk dedikçe sen, dur dedin. Ben, seninleyim dedikçe Sen, hayır dedin. Zaten az konuşan sen Olumsuz ne kadar sözcük varsa Bulup çıkardın ortaya. Bense hiç bir şey diyemedim Ne kadar zarar vermişim sana meğer. Nasıl değiştirmişim seni. Oysa hiç böyle düşünmemiştim. Kimseye zarar vermek istemem ben. Kimseyi olduğundan farklı bir hale getirmek istemem. Ama öyle oldu işte. Demek ki gitmelerin zamanı şimdi. Çocukluğuna sığınır atlatırsın bu acıyı. Ne sevişmelerimiz kalır aklında, ne sevda sözlerimiz. Rahat değilim diyordun ya, rahat ol artık. Gülüşlerini saklaman için bir neden kalmadı. Tedirginliğinin sebebi de kalktı ortadan. Biliyor musun bir tanem! Gidişim yürekten değil, zorunluluktan. Sanma ki, bu toy sevdayı başka kimliklere taşırım. Sanma ki, benden sakladığın gülüşleri yalancı yüzlerde ararım. Seni de götürürüm yüreğimde. Her zaman yokluğunu taşırım. Bulup, bulup kaybettim seni bebeğim. Ne yazık ki, tozduman edemedim kuşkularını. Ne yazık ki, kalamadın bana. Öpücüğümün kokusu kalacak kapının eşiğinde. Kokladıkça bizi bir yanlışa mahkum ettiğini anlayacaksın. |
|
|
Yazan UnmoveD
Tarih: 10.12.2010 12:29:13
Sil
|
Sen...Yüzümdeki gülüşlerin,ellerimdeki terlemenin,yüreğimdeki deli atışın sebebi...Her gece uykum,her sabah güneşim.Yıldızım,ay'ım,akan kanım.Bitmeyen masalım.Bahçedeki çiçeğim,çiçekteki rengim.Gökyüzüm,denizim,mavim sen... izafet.Com - Sevgiliye Mektuplar...(: Sevdamın adresi,aşkımızın menzili,içkimdeki tat,yaşadığım hayat sen...Sebebim,niyetim,geleceğim,geçmişim,bilinmezl iğim,belirsizliğim,kararlılığım,kararsızlığım sen...Bitmez yolculuğum,sonsuzluğum.Sen,gözüm,elim,yüreğim.Bebe ğim sen... Hani gidecek olsan,yollarına sererim tüm kır çiçeklerini.Bilirim basamazsın çiçeklere de yine kalırsın benimle.Üzülecek olsan,içim erir,kalırım öyle.SENİ ÜZEN BİŞEY BENİ BİN ÜZER İNAN.Kırıyorsam seni,bu benim dengesizliğimdendir,şaşırmışlığımdandır.Kendimle kavgalıyım ben.Bir yanım sana tutkun,bir yanım çok bencil.Kayboluşlara vuruyorum kendimi,seni üzdüğümü bilmeden.Her kayboluşum yara açıyor sende biliyorum.Ah ben,nasıl da vurdumduymaz olabiliyorum bazen...Bakma bana birtanem,içimdeki aşkın büyüklüğünü ölçme bunlarla.Seviyorum diyorsam seni,öyle.Gereğinden fazla 'erkeğim'bazen,bağışla... Seni bilirim ben,bir tek seni.Seni söylerim,seni duyarım her yerde ve her zaman.Sensiz olmaya gücüm yok artık,sensizliğe katlanmak benim harcım değil.Seni her şeyinle,ay parçası yüzünle,duruşunla,gülüşünle,bakışınla,konuşmanla,ç ocukluğunla,olgunluğunla,kızgınlığınla,şaşkınlığın la,güçlülüğünle,zayıflığınla kabul etmişim bi kere.NE DEĞİŞ,NE DE DEĞİŞTİR BENİ.Biz böyle sevdik birbirimizi.Seni sen yapan ne varsa kabulümdür hepsi. Seni özlemek diye bir şey de var bu hayatta ve bu bazen öylesine dayanılmaz oluyor ki...YOKLUĞUNU YAŞAMAYI BECEREMİYORUM,ÜZGÜNÜM.İçimdeki o 'fazla erkek'yokluğunda çekiliyor bir köşeye ve ben güçsüzlüğümle başbaşa kalıyorum.Katlanamıyorum anla,sensizliği 'yok' hükmünde sayıyorum.Sensizlik diye bir şey yok,öyleyse sensiz kalmak da yok. Şimdi hangi denizin kıyısındaysan,hangi göğün altındaysan önce o sonsuz maviliğe sonra da başını yukarı kaldırıp yıldızlara bak.Aşkımı,yüreğimi,içimdeki seni mavilere yükleyip gönderiyorum,tut onu.Tut ve bırakma...Ben maviyi sende buldum,beni BAŞKA RENKLERLE KANDIRMA... |
|
|
Yazan UnmoveD
Tarih: 10.12.2010 12:28:39
Sil
|
Aşk bir yumak haline gelip boğazına sarılıverir insanın bazen. İşler çözülmez haldedir ve bu kördüğüm insanı istemediği şeyler yapmaya zorlar çaresiz. Birbiri ardına yapılan yanlışların en büyük nedeni ise kaybetme korkusudur. Bu korku bir kez girdi mi insanın yüreğine o andan sonra akıl ve mantık sürgüne gönderilmiş iki mahkuma dönüşüverir birden.
Siz aşkınıza sahip çıkmaya çalıştıkça o kördüğüm giderek büyür ve bir süre sonra yumağın ipleri boğmaya başlar. Kurtulabilmek için çırpındıkça bir başka canavarın, kıskançlığın ellerine teslim olursunuz.
Öyle bir canavardır ki kıskançlık, beraberinde tedirginliği, endişeyi ve huzursuzluğu da getirir. Beyni böcek gibi kemiren soruların başlıca kaynağı da kıskançlıktır. Terk edilme ihtimaliniz çoğaldıkça sorular artar. Kesin ve net yanıtı yoktur hiçbir sorunun. Onun bir başkasıyla olabilme ihtimalini, bir başkasıyla sevişebilme ihtimalini düşünmek, uykusuz gecelerin, verimsiz günlerin habercisidir.
Mantık ve akıl sürgündeyken sizi terk etme ihtimali olan sevgilinin her davranışı, her sözü sadece ve sadece kıskançlık süzgecinden geçirilecektir.
Bir zamanlar minik oyunların, aşka katılan tadın sebebi olan kıskançlık, sevgiliye düşmanlık duymanıza neden olacaktır artık. Ve düşmanlık insanın içindeki şiddeti körükleyecektir elbette.
Kıskançlık ateşini bastırmaya kalkmak, başka şeylerle ilgilenir gibi görünmek bataklıktan çıkmaya çalışan insanın hareket ettikçe çamura daha da gömülmesine benzer. Yanlış, yanlış üstüne eklenir.Mantık ve aklın ardından benlik ve kişilik de çıkar sürgüne. Siz sevgiliyi kaybetmeme uğruna değişmeye çalıştıkça yüreğinizdeki huzursuzluk sizi yerinizde bir dakika bile oturamaz hale getirir. Üstelik değişmek uğruna yapılan hatalar sevgiliyi kaybetme ihtimalini daha da güçlendirir.
Kıskançlığa tamamen teslim olmuşsunuzdur artık. Bu noktaya nasıl geldiğinizi hatırlamazsınız bile. Hangi olay, hangi kişi neden olmuştur bir önemi de yoktur artık. Şiddet yavaş yavaş kendini göstermeye başlar.
Kendinize ya da ona zarar verme duygusunun kıyısında dolaşıp durursunuz.
Bu duygudan kurtulmanın tek yolu, bütün bunlara konu olan sevgiliden kurtulmaktır. O sevgilinin diktiği ama üzerinize tam oturmadığını bildiğiniz halde giymekte ısrar ettiğiniz aşk giysisini çıkarmanın zamanı gelmiştir. Bu tutsaklığı yaşamaktansa kar altında çıplak kalmak çok daha iyidir. Ve elbette, üzerinize tam oturan bir giysi, bir yerlerde sizi beklemektedir... |
|
|
Yazan UnmoveD
Tarih: 10.12.2010 12:20:24
Sil
|
Başkalarını sık sık affedin,ama kendinizi asla... Aşk ve Terk ediş Öyle bir ilişkiye tutulursunuz ki, ne sevebilir, ne terk edebilirsiniz. Kör kütük bağlanmışsınızdır aslında..En güzel yıllarınızın, acı tatlı hatıralarınızın ortağıdır İç çekişmelerinizin nedeni, yazılarınızın ilhamı, sohbetlerinizin konusudur. Gözyaşlarınızda, bilinçaltınızda, kahkahanızdadır. Korkunca saklandığınız bir sığınak, coşunca öptüğünüz bir bayrak... Sevdanız riyasız, çıkarsız, karşılıksızdır. Sınırsız ve nihayetsiz "Ölmek var, dönmek yok"tur. Gün gelir anlarsınız içten içe bir şeylerin kanadığını... Tutkulu sevdaların gizli hançerleri başlar parıldamaya... Şurasından, burasından eleştirmeye koyulursunuz: "Şöyle görünse, öyle demese, değişse biraz ya da eskisi gibi olsa..." Başkalarını örnek göstermeye, "Bak onlar nasıl yaşıyor" demeye başlarsınız. Hem birlikte yaşayıp, hem özgür olmanın yollarını ararsınız. Aşkınızın gözü kör değildir artık, yanlışını görür düzeltmek istersiniz. "Eskiden böyle miydi ya..." diye başlayan sohbetlerde açılır eleştirinin kapısı Açıldıkça, bastırılmış itirazlar yükselir bilinçaltından... Böyle süremeyeceğini bilirsiniz.Değişsin istersiniz. O, sevgisizliğinize yorar bunu... İhanete sayar. Tutkulu ilişkilerde ihanetin bedeli ölümdür. "Ya sev böyle ya da terket" diye gürler... Bir zamanlar bir gülücüğüyle alacakaranlığı ısıtan o rüya bir kabusa dönüşür birden... Kapatır gönlünün kapılarını, yasaklar kendini size...Hoyrattır, bakmaz yüzünüze... Zehir akar dilinden, konuşturmaz, suçlar, yargılar mahkum eder. Mühürler dudaklarınızı, yırtar atar yazdıklarınızı, siler sizi defterden... "İyiliğin içindi hepsi, seni sevdiğim için..." dersiniz, dinletemezsiniz. Ayrılırsanız yaşamayacağınız bilirsiniz, ama böyle de sevemezsiniz İhanetten kırılmıştır kaleminiz severek, terk edersiniz... "Madem öyle..." nin çağı başlar ondan sonra... Madem ki siz böylesine tutkunken, o hep başkalarını seçmiştir, Madem ki kıymetinizi bilmemiştir, o halde "günah sizden gitmiştir". Lanet ederek bu karşılıksız aşka, çekip gitmeleri denersiniz. Aşkın göçmenlik çağı başlar böylece.... Daha özgür olacağınız limanlara demirlersiniz bir süre... Ne var ki unutamaz, uzaktan uzağa izlersiniz olup biteni... Etrafı bir sürü uğursuzla dolmuş, kurda kuşa yem olmuştur. Delikanlılar, eli kanlılar, uğruna ölenler, sırtına binenler sarmıştır çevresini Gurur duyar onlarla, koynunda besler, gözünü oysunlar diye Uğruna kan dökenleri sever, yoluna gül dökenlerden fazla "Bana ne.kendi seçimi" diye omuz silkmeye çabalarsınız bir süre Ama sonra ansızın kulağımıza çalınan bir şarkı ya da kapı aralığından süzülüp gelen bir koku, hatırlatır onu yeniden Yaban ellerde, başka kollarda ondan bahseder ağlarsınız. Kokusunu özlersiniz türküsünü söylemeyi, şarkısını dinlemeyi, yemeğini yemeyi, elinden bir kadeh şarap içmeyi... Karşı nehrin kenarından hasret şiirleri haykırırsınız, sular kulağına fısıldasın diye... Dönüp "Seni hala seviyorum" diye bağırmak geçer içinizden... Dönemezsiniz... Göremedikçe bağlanır, uzaklaştıkça yakınlaşırsınız. Anlarsınız ki bir çaresiz aşktır bu, ne onunla olur, ne onsuz... Hem kollarında ölmek, kucağına gömülmek arzusu, hem "Ne olacak sonunda" kuşkusu... Böyle sevemezsiniz, terk de edemezsiniz. Seçim sizin.. |
|
|
Yazan UnmoveD
Tarih: 05.12.2010 21:01:58
Sil
|
Beni düşün bir kavganın içinde Helal bir ekemeğin peşinde Ve kurtlardan arta kalmış yüreğimin Can çekişen o son parçasınıda sana sakladığımı bil Bil ki haykırırcasına bu esir gövdemi yakarcasına Kavuşmak için o serin bağrına Ateşten bir yol arıyorum Beni Unutma..
|
|