|
|
Yazan SEVDA DAGLIM
Tarih: 16.08.2012 12:04:02
Sil
|
Beklemek güzeldir güzelim Dönecekse eger beklenen.... Özlemek güzeldir güzelim Özlüyorsa eger özlenen.. ¦ Herzaman duyamadigimiz o toprak kokusu bu zamanda aranan gerçek sevgiler gibi yagmur arkasinda sakli olan toprak kokusu gibi ortaya çiksa keske... ¦ Özledigim ne sensin ne de bir baskasi... özledigim gerçekten hissetmeden bana "seni seviyorum" demeyecek biri.. ¦ Hani insan aglamak ister, Gözlerinden yas gelmez ! Hani gülmek ister,yürekten gülmez! Hani birini bekler o hiç gelmez! Iste o zaman ölmek isterde ECEL gelmez! ¦ Gözlerimi kapattigim an gözümün önünde konusmaya basladigimda ismin agzimda sanki benim gölgem gibisin peki ya ben senin için neyim söylermisin ? ¦ Özlem bence ne bir seye duyulan hasret nede ulu bir arzulayis. O bence içten içe aglayis yada senden ayri yasayis... ¦ Yasamak özlemsiz, özlem sevgisiz, sevgide sensiz olmaz... Unutma sevmek daima beraber olmak degildir. Sen yokken bile seni yürekte yasatabilmektir... ¦ Ilik bir rüzgar esti buradan, nereden estigini bilemedim nereye gidiyorsun dedim özlenen heryere dedi aklima sen geldin cünki özlenen sendin. birtanem Ya onu kaybedersin, ya da kendini mahvedersin. ¦ Baliklarin sevgisini bilirmisin birbirlerine dokunamazlar ama sevgilerini hep yüreklerinde hissederler bende simdi sana dokunamiyorum çünkü sen hep yüregimdesin. ¦ Bir gün bir sevda çalar kapinizi... Sasirirsiniz, beklemiyorsunuzdur... Bu güne kadar gelen sevgilere hep misafir olarak bakmissinizdir... Ancak, bu sevgi asktan öte olarak yerini alir gözlerinizden kalbinize !Ahmet gündüz
|
|
|
Yazan SEVDA DAGLIM
Tarih: 26.03.2012 20:35:20
Sil
|
Yalnızlığım , Yaşamak Zorunda Olduğum Beraberliğimsin!....
Evet, ne kadar doğru ve gerçek bir söz değil mi? Tek başımıza geldik dünyaya tek başımıza gideceğiz. Ama hiçbir yerde, hiçbir şekilde yalnız değiliz, çünkü her derdimizi, her mutluluğumuzu bizimle paylaşan yaratanımız var çok şükür. Önemli olan hayatımızı doğru yaşamak, sorumluluklarımız bilerek yaşamaktır. Hayat o kadar kısa ki bir nefes vermek ve alamamak işte bu kadar. Yaşımız ilerledikçe, yaşam şartları ağırlaştıkça insan bunları daha iyi fark ediyor. Ailesine daha çok değer veriyor. Çünkü artık belli bir yaştan sonra birlikte olmayacaklarını biliyorlar. Geçtiğimiz yıl bir bayramda Afyonkarahisar huzurevine gittim. Çünkü her bayramda alışkanlık haline getirdim. İnanın her bayram gidiyorum. Ama her gittiğimde aynı duyguları yaşıyorum. Yanlış anlaşılmasın söylediklerim koşullara, çalışanların ilgisine ve merhametine diyecek bir lafım olamaz. Asla!.. Ama üzüldüm vallahi …..Kim bilir nasıl geldiler?.. Kimisi isteğimle diyor, kimisi evlatlarım getirdi diyor. Hatırlarken bile tüylerim ürperiyor. Ne kadar gülümseseler bile gözlerinin içindeki hüznü okuyabiliyorum. En can alıcı nokta ise Bir annemizle konuştum “Evladım, tek odalı bir evde beş çocuk büyüttüm de, ben onların beş odalı evlerine sığamadım.” Dedi. Demek ki yanlış yaptığımız bir şeyler var evlatlarımızı yetiştirirken sevgi, saygı ve şefkat gibi değerlerimizi öğretmiyoruz onlara ya da kendimizi hiçe sayıp evlatlarımıza adıyoruz hayatımızı ve gözlerine hep istediğini veren, yapmak zorunda olan insanlar olarak gösteriyoruz kendimizi.
Her şeyi dozunda yapmamız gerekiyor anlaşılan. Elimiz de varken çocuklarımızı yokluktan öldürmeyelim ama elimizde avucumuz da ne varsa da hepsini onlara vermeyelim. Hastaneler, huzurevleri aslında yaşama dair olaylarla dolup taşıyor. Aslında oralara gittiğimizde sadece onları mutlu etmiyoruz bilakis çok şey öğreniyoruz. “Ailesi evladına bağ bağışlamışta, evladı bir salkım üzüm vermemiş.” Atasözünü canlı canlı görüyoruz
Okuduğum bir şiiri sizlerle paylaşmak istiyorum. Şiir, peş peşe kocasıyla oğlunu kaybeden bir anne, gelini lütfettiği için oğlunun yanına yerleşmiş. Oysa kocasıyla birlikte mallarını oğluna vermemiş olsaydı zaten o daire kadınınmış. Allah evladın da, damadın da gelinin de hayırlısını versin dedikleri bu olsa gerek. Bu yazımı Mehmet ÇETİN’ in o güzel şiirini okuyarak huzurlarınızdan ayrılmak istiyorum. Ben okuduğum da tüylerim ürperdi, gözlerim doldu desem abartmış olmam sanırım..
BEY
Son günlerde, bir surat bir surat ki gelin de,
Çayımı bile yarım dolduruyor bey. Allahtan kulaklarım ağır işitiyor da duymuyorum ne söylediğini.
Ama yinede hissediyorum bey beni bu evde istemiyorlar artık…
Hey gidi günler heeyy!...
Oğlunu bilirsin vur ağzına, al lokmayı
İki arada bir derede o da ne yapsın ana bu atsan atılmaz, satsan satılmaz.
Bana artık gizli gizli sarılıyor bey…. Dün akşam uyurken öptü beni biliyor musun?
Nasıl ağırıma gitti nasıl. Artık akide şekeri de getirmiyor.. Hani dişlerim yok ya garip sesler çıkarıyormuşum da çocuklar iğreniyormuş benden.
Yok vallahi bey, hiç yapar mıyım ben öyle şey?..
Gelin, çocuklara masal anlatmamı da yasakladı.
Üstelik seninle konuşuyorum diye duvarda ki resmini de alıp bir yerlere sakladı.
Olsun, koynumda ki resminden haberi yok…
Yine de beddua edemem bey,
Oğlumun karısı, torunlarımın anası o,
Geçenler de üst komşu geldi,
Ne konuştuklarını duymayayım diye kapıyı üzerimden kilitledi. Duymadım, duymadım lakin hissettim.
Huzurevine yerleştireceklermiş önümüzde ki ay beni. Ne yalan söyleyeyim epey ağrıma gitti.
Ha sen ne diyorsun bey?
Hani bir görünsen oğluna, ne de olsa babasısın. Dinler seni..
Bu odada oturur vallahi dışarı çıkmam. Akide şekeri de istemem. Masal da anlatmam çocuklara… Ne olur ayırmasınlar beni bu evden.
Sana ait anılarımdan uzak ne yaparım ben, ne yaparım?
Şu camın pervazın da hayalin durur, çekmeceler de el izin.
Bastonun hala duvarda asılı,
İstemiyorlar beni artık, istemiyorlar hasılı sen ne diyorsun BEY?...
|
|
|
Yazan SEVDA DAGLIM
Tarih: 11.01.2012 06:16:37
Sil
|
Sus yüreğim sus…Sus…Sadece gidelim,sadece yürüyelim,yapayalnız,tek başımıza…Haydi yüreğim sus ve gidelim… Onca sevgiden,onca özlemden,onca acıdan sonra gitme vakti gelmedi mi yüreğim?Haydi yüreğim gidelim bu yerlerden,bu gönülden,bu diyardan…Anlamadılar ki bizi,anlamak istemediler..Bizi yalnızlığa idam ettiler,etmek istedilergirmek,gitmek istediğimiz yerlerde…Sus yüreğim sus…Sus…Sadece gözlerin konuşsun gidiyoruz,elveda desin…Ağlama yüreğim ağlama..Vakit doldu,gitme vakti değil mi yüreğim… Hazırlan yüreğimyalnızlığa,çıkmazlara gidiyoruz.Hazırlan ey deli gönlüm çıkmazlara itiliyoruz…Nereye gitmek,girmek istedimse “hayır”,”olmaz” diyorlardı…Artık yüreğim,bedenim kaldıramıyordu reddedilmeyi…Çekip gitmeye hazırlanıyordu,çaresiz..Birile ri “kal” dese belki tekrar yaşamaya devam edecek,yeniden hayat bulacaktı “kal” diyende…Belki… Gitme vakti gelmedi mi gönlüm? Her şeyi unutarak,maziye gömerek,ufuklara yepyeni gemi,yelkenler açarak…Gitme vakti gelmedi mi ey deli gönlüm?Daha kaç kere yıkılacaksın,vurulacaksın,redd edileceksin…Kaç kere şarkılar,şiirler,kitaplar okuyarak yalnızlığını,ağlamalarını dindireceksin,kaç kere?Gitme vakti gelmedi mi yüreğim?Sus..Sus ve dinle rüzgarın ne demek istediğini,kapa gözlerini..Kendini,yüreğini tanıt insanlara,söyle gitmek istediğini…Uzaklara çaresizce.Yalnızlığa idam edilen yüreğini göster insanlara utanmadan,sıkılmadan.Söyle…Söy le gönlüm gitme vakti gelmedi mi? Hiç bir şeyi düşünmeden,kafaya takmadan gidelim yüreğim…Haydi,haydi gönlüm gidelim bu yerden,bu insanlardan…Gitme vakti gelmedi mi? Artık gündüzler de karanlık oluyor..Isıtamıyor güneş bedenimi,gönlümü,benliğimi…Hay di gönlüm gitme vakti!Güneş bile bizi karanlığa,yalnızlığa itiyor,haydi gönlüm gidelim bu hayattan…Haydi gönlüm gitme vakti! Durma gönlüm,durma buralarda…Yıkılma,yıkma yüreğini çaresizim diye…Haydi gönlüm gidelim.Yollara,yıllara vuralım kendimizi.Gölgemiz bile bulamasın bizi,kaybolalım.Ne güzel bir sabaha “merhaba” diyelim, ne de “git,istemiyorum” lafını duyalım…Duymadan,söylenmeden gidelim yüreğim…Sus gönlüm sus…Sus ve dinle bu hayatı,insanları,rüzgarı! Yüreğim gitme vakti gelmedi mi bu yerden? Zor değil mi böyle çekip gitmek? Yalnızlığı kabullenmeden gitmek,ağır gelmeyecek mi sana?Biraz daha ağlamayacak mısın,vurmayacak mısın kendini yollara..Anlaşılan gitme vakti geldi yüreğim.. |
|
|
Yazan SEVDA DAGLIM
Tarih: 11.03.2011 14:46:13
Sil
|
GİTTİN... ben arkandan sadece baktım.oysa söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki..."gidersen iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini, gidersen sönecek içimdeki ateş ve bir daha hiç kimse yakamayacak..gidersen karanlığa mahkum edeceksin günlerimi o karanlıkta yolumu kaybedeceğim" diyecektim sana KONUŞAMADIM... GİTTİN... gidişini görmemek için gözlerimi kapattım öylesine acıdı ki içim tutup koparsalardı kolumu bacağımı bu kadar acı duymazdım.acım yaş olup akmalıydı gözlerimden AĞLAYAMAMDIM... GİTTİN...seni delicesine bir tutkuyla seviyordum tutkum seninle olmaktı.tutkum teninde erimek tutkum hayatı seninle paylaşmaktı ANLATAMADIM... GİTTİN... gidişini önlemek için tutmak vardı ellerinden ellerim değilmiydi her dokunuşumda seni ürperten ürperirdin yine biliyorum bir kez dokunsam bir kez tutsam ellerini gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu TUTAMADIM... GİTTİN...bir yıkım gibiydi gidişinsen adım adım uzaklaşırken benden çöküp kaldı bedenim olduğu yere nice terk edişlere dayanan bu yürek bu kez yenilmişti bu kadar zayıf değildim ben kalkmalıydım KALKAMADIM... GİTTİN... oysa geldiğin gün gideceğini biliyordum hazırdım gidişine kaçamak zamanları yaşıyorduk zaman bitecek ve sen gidecektin bense gidişinin ertesi günü hayatıma kaldığım yerden devam edecektim EDEMEDİM... GİTİN... bir şey söyledin mi giderken "kal" dememi bekledin mi? son bir kez "SENİ SEVİYORUM" dedin mi? bekle beni döneceğim d iye umut verdin mi? beynim öyle uğulduyordu ki DUYAMADIM... GİTTİN...nereye gittiğin önemli değildi binlerce kilometre uzakta olsan da iki kilometre ötemde olsan da farketmiyordu.artık yoktun ve asıl bu düşünce beni felç ediyordu kurtulmalıydım senden bu yokluk duygusundan kurtulmalıydım KURTULAMADIM... GİTTİN...unutulanların arasına katılmalıydın anıları bir sandığa koyup hayatı bir yerinden yakalamalıydım bu aşk burada noktalanmalıydı bu sevda dan vazgeçmeliydim YAPAMAMDIM... GİTTİN...bir okyanusun ortasında tek küreği kaybolmuş sandalda dalgalarla boğuşan bir denizciyim şimdi.bilki sevmekten vazgeçmedim seni bil ki seninle birlikte sevdanı da taşıyacağım yüreğimde...
|
|
|
Yazan SEVDA DAGLIM
Tarih: 18.11.2010 08:38:57
Sil
|
Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya “Konuş konuş konuş” derdin, haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa …? Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşk(ın) şehri olmalı artık, yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer, zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı, bende yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış, sanki bizi hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi. Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti, Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan, Sanki benim hiç senim olmamış gibi…AHMET GÜNDÜZ |
|