|
|
Yazan zonat
Tarih: 07.04.2018 21:03:02
Sil
|
ii akşamalr bilgisayarım donduğu için oyuna devam edemedim sistem beni 2 saat yasakaladı yardımcı olurmusunuz |
|
|
Yazan .who.
Tarih: 27.02.2018 14:08:16
Sil
|
hakksız yere nickiöi banladılar salon 15 de, masada 4 kere op çağırdım gelmexi son el kalkmış diyor masada zaten op var, sağımdaki oyın 11 eli 2 saatte bitirmeöize neden oldu tabi bitiremedim oyun sın el kalkmkş sağdakini masadan atıyor bana diyor hadi bekleyelim 5 kere çağırılmasına rağmen gelmedi, artık tedek nickimiydi neydi bilmiyorum, ben de sşnirlemdim sokarım puanına diye yanlış bir kelime kullandım, ama sinirlerimle çok oynadı, nickiöin açılmasını istiyorum ban atmaya hakkj yoktu uardjm edin lütfen |
|
|
Yazan avukat-73
Tarih: 20.02.2018 19:28:37
Sil
|
4 bandım var silseniz ltf |
|
|
Yazan yaLanSın
Tarih: 28.07.2014 15:31:12
Sil
|
Ah Benim Sevdasında Bencil,Yüreğinde Sağlam Sevdiğim. Aklıma Gelişini Seveyim. Ne Güzel de Darma Duman Ediyorsun Beni.. |
|
|
Yazan yaLanSın
Tarih: 20.03.2013 01:19:01
Sil
|
''Durma GİT'' Son kez bak bana… Bak ve gidebiliyorsan durma GİT. Verilen onca sözü, edilen binlerce yemini ayaklar altına alıp ''BİTTİ'' diye biliyorsan, Ben kendimden başka kimseyi aramıza sokmazken, Sen onun bunun lafıyla bir şeyleri içinde, beyninde bitire biliyorsan eğer zaten durman hata. Gözlerime bakıp ''bana doğruyu söyle'' diye biliyorsan durma GİT.
Benim gözlerim senden başkasını görmezken, sen bana suçluymuş gibi bakabiliyorsan eğer durma git En fazla bir kere ölürüm, gidişinle musallaya yatar ıssız bir yere gömülürüm. Ayak bağı olmam sana, çıkmam bir daha karşına, Şüphe bir kez düştü mü insanın aklına öldürmez süründürür bilirim. Bana güvenmeyi, kendine güvenmeyi öğrenemediysen hala durma GİT. Üç gün ağlarım bilemedin bir ömür fark eder mi? Boş bakışlar karşısında kendimi savunmaktansa bir ömür sana hasret yaşarım sen korkma haydi GİT. Düşünme beni, Belki sigarayı biraz çoğaltırım, belki içkiyi daha da abartırım düşerim kalkarım sanane haydi GİT. Durdukça boğazımda düğümleniyorsun, Baktıkça gönlüme saplanıyorsun, Konuştukça mirasım oluyor gözlerin, ellerin, saçların ne olur durma artık GİT.
Birileri bana bunları yaşayacağımı söyleselerdi güler geçerdim. Bugüne kadar seni bensiz, beni sensiz asla düşünmemiştim. Ve şimdi hiç düşünmediğim bir şeyi yaşamak zorundayım. Gittiğinde hayatta kalacağıma SÖZ veriyorum, Nefes alıp vermek yaşamaksa sonuna kadar yaşayacağıma yemin ediyorum. Ama mutsuz, Ama nefretle, Ama özlemle, Ama sahipsiz bir sevgiyle, yaşayacağıma SÖZ veriyorum. |
|
|
Yazan yaLanSın
Tarih: 18.03.2013 18:10:45
Sil
|
Yokluğunun acısı ve dayanılmazlığı, her gece gözlerimden damla damla düşerken. Neredeydin sen ? Geç kaldın be sevgili! Ben o günleri tekrardan yaşamaktan çok, acısını çekmekten korkuyorum. Genç dursa da bedenim, kalbim yaşlandı. Aklar düştü yüreğime...
Aslında korkum sensizlikte değil. Korkum bende aşkı öğrenip, başkalarına yaşatman...
yaLanSın |
|
|
Yazan yaLanSın
Tarih: 11.03.2013 23:56:55
Sil
|
Şimdi gelmiş bana BENi özledinmi diyorsun. Benim ANAM ağlamış seni unutana kadar.. Kim bilir kaç SIKINTILI gece geçirmişim sinirlerimi bozmuşsun zamanında birlikteliğimiz den elimde saygı duyulacak tek bir ANI bırakmamışsın, sonra dikilmişsin karşıma, ''BENİ özledin mi..?'' Neden özlüyorum ki SENİ..? Özlemek bu kadar UCUZ bir his midir.. Her önüne gelen ÖZLENİR mi..? O zaman adı özlemek olur mu..? Her zamanki gibisin hiç DEĞİŞMEMİŞSİN.. Yine SIRADAN yine SIĞ ve düşüncesizsin.. İnsan bir yerlerden birilerinden gittiyse, bu gidişe bir ANLAM katmalıdır.. Yok ama sen öyle yapma..! Sen CANIN sıkılınca zoru ilk gördüğünde git.. Gittin anladık SORUN değil.. Sonra başka yerde başka bir zorluk yaşayınca ÇIK GEL..! Sonra tüm YÜZSÜZLÜĞÜNÜ giy üstüne döndüğünü söyle.. Karşı taraftan sana ANLAYIŞ göstermesini bekle..! Yok Yok öyle... CANIM benim KALBİMDE hiç boş yer yok.! Çünkü bizde ADAM olana AŞK, SEVGİ var olmayana ___ZIRNIK___ YOKKK !!
yaLanSın |
|
|
Yazan yaLanSın
Tarih: 03.03.2013 11:44:29
Sil
|
Kalbim o kadar karanlık ki içinde seni bulamıyorum. İmkansızı başarıp sen ve benden biz yapan ben, Artık ne seni nede kendimi tanıyamıyorum. Sen sevdiğin kişinin bedeninde bir başkasını görmek nasıldır bilir misin? Gözler onun eller onun ses onun ama karşındaki senin sevdiğin değil. Özenerek sakladığım duyguları emanet ettiğim kişi sen olamazsın. Gözlerindeki o yabancı bakışları öldürmeden benden bırak helallik, Tekbir cümle bile alamazsın.
Şimdi söyler misin bana. Seni sevdim de elimde ne kaldı? Kalbimde ne kaldı? Ruhumda ne kaldı? Ben sana zarar vermek istemedim gözleriyle bakma bana! Acıta bileceğin kadar acıttın zaten canımı. Bunun ötesi yok! Ne kadar anlatsam da boş çektikleri, Bu duygunun artık anlatımı yok…
Bir kurşun gibi geçip gittin canımdan. Yıllar yavaş sen ise çok daha hızlıydın hayattan. Kansız bir ölümdü bu vakitsizdi, Seni benden alan en adi şerefsizdi. Olmadı sevgilim, biz olmayı beceremedik. Ne sen vazgeçebildin kendinden, Nede ben vazgeçebildim senden. Biz artık bittik sevgilim bittik.
yaLanSın |
|
|
Yazan yaLanSın
Tarih: 02.03.2013 06:42:44
Sil
|
SeNi uNutum Gözlerini kısarak inceden gülümseyişini Çay bardağını tutuşunu Su içişini unuttum..
Beklemediğim anlarda çatılan kaşlarını Benimle birlikte şarkılar söyleyişini Başını omzuma yaslayışını unuttum
Seni unuttum…
Sözlerini,ellerini,,,, Yedi diyardan duyduğum kokunu Yüreğimde yediverenler açtıran sesini unuttum…
Çok çabaladım adını anmamak için… Şarkımız çıkınca kapattım radyoyu… Evden dışarı çıkmadım hani olur ya belki karşılaşırız diye… Telefonumu kapalı tuttum hep Arayanlar seni sorunca ‘’bitti’’ dememek için… Kapattım televizyonu seyretmedim uzun süre sana benzeyen birini görürü de yıkılırım diye.. Sonra kitapları kaldırdım senin adını alan kahramanlar çıkabilirdi satırların arasında… Sanırım bir de kalemleri kaldırmayı unuttum… Nasıl olduysa bir kalem geçti elime ve yazmaya başladı parmaklarım.. Ve her şeyi hatırlattı bana yeniden… Sana yazdım içimden bunca zamana biriktirdiğim satırları… Yazdıkça hatırladım,hatırladıkça daha çok yazdım…. Yazdım…Hatırladım hatırımdan hiç çıkmadığını.. Kalbimi yerinden sökemediğimi.. Hatırladım seni unutmayı bir türlü başaramadığımı… Meğer yürek alfabem olmuşsun sen.. Ne mümkünmüş unutmak!!... Her kelimede sen varsın, Her cümlede sen…. Her harf senin içinden seçiliyormuş… Her biri bir parçaymış senden… Bir tek harf kullanmadan yazı yazılamayacağını unutmuşum… Sağ olsun onu da hatırlattı elimdeki kurşundan kalem…
yaLanSın |
|
|
Yazan yaLanSın
Tarih: 25.02.2013 01:25:00
Sil
|
Aşka eşkıya indi,
Kendimi firakın dağlarına vurdum.
Aklanmayan bir siyahın türküsü anlatır beni,
Ferman seninse yalnızlık benimdir.
Issız bir coğrafyada solarken maviliğim
Yüreğimi kesen bozkır ayazı, gözlerini üşüyor…
Her aşkın hükmünde darağacına asılıyor,
Kurduğum bütün hayaller…
Adının yangınında titriyor, suskunluğum…
Yükü ağır bir sessizliğin kuşatmasına vuruyor gölgeler.
Ben susayım
Ama sen dinleme!
Çünkü bitmiyor, bu düşperest gölge oyunları
Hep solumdan yazıyor yazıcılar, vebalimin günahkâr çığlığını…
Yıldızların ucundan sarkarken hüzünler,
Bileti yokluğuna kesilmiş bir yolculuğa düşüyor kalbim…
Uykusuzluğun bağrında büyüyen kahrım
Cam kırığı bir iç yolculuğun göğsünde kanıyor.
Göğün perçemine tutunan eşkıya yüreğim
Son bir gülümsemeyle bakıyor aşka, çöllere düşmek için.
Kalbimin girdabında, varoşlar
Arabesk bir hüznün tınısında
Kendi çaresizliğinden kanatsız yarınlar doğururken
Ateşe veriyorlar, dudağımda son tebessümü kalmış en güzel yıllarımı…
Yalnızlığın koynunda kimsesizliğim, geceye hüzün satıyor.
Islak bir firara meylediyor bakışlarım, susuyorum…
Çok geçmiş bir dünün en boş an’ıydı, sanırım.
Şairane bir üslupla kanatmıştım, yarınlara adanmış öyküleri.
Bu yüzden hiç olmadı bugünü, ömrümün, şimdisi yok…
Zaman çıkmazında perdesi indi bu oyunun
Hiç alkışlanmayan bir sonun başlangıcında, zamansızım…
Figüranlığım seyircisiz…
Yine de en iyi yalnızlık ödülünü
Giderken bıraktığın ayak izlerinden alıyorum…
Paranoyak bir ilhamın peşine düşüyor kimsesizliğim
Harfleri tutuşturulmuş kelimelerle süzülüyor geceye, şiirler…
Ulan düşleri bile pahalı bu kentin!
Hep yürek üstü düşüyorum aşka…
Öznesiz bir bitişin üstüne devriliyor sancılarım
Ve yaralarıma tuz basıyor, hatırımdaki hatıralara değince adın…
Aşk diyorum sonra
Ömrümün en büyük imla hatası!
Yoksunluğunda deliren düşlerim
Ömrün infazına cellât bileniyor.
Gülüşlerime kefen diken gidişin
Can ortasından vuruyor kimliksiz benliğimi…
Sevdası şah damarından kesilen Kays
Çöl kuraklığı bir yalnızlığın kanamalı hıçkırığıyla
Gözbebeklerimde ölürken Mecnunlaşıyor, her gece…
Düşlerden en güzel düşüşleri beğeniyor kendine Leyla, utancından…
Ama hiçbir intihar yetmiyor soluğumun sonuna,
Baygın bir titremeyle sarsılıyor takatim.
Gözlerimdeki karanlık hüzzam, efkâr direniyor…
Anla işte
Bilekleri kesilmiş bir hayatın sonunda değil
Öle öle yaşadığım nefeste başlıyor aşk
Ve sürgün bir intihar kokuyor…
Şahit ol ey acı! Severken ölmeyi en iyi ben biliyorum…
Adımı ayrılığın başlığına kazıdığımdan beri
Büyük harflerle acıyor solumdaki yara…
Ağlayamadığım bütün sözcükler içimde kaldı.
Şimdi suskunluğumdan sızıyor efkârımın yürek işgali.
Hiçbir veda, insaf etmiyor sızlanmalarıma
Yüreğimi bıraktığım düşlerden taşıyor ahım…
Sendeki muzaffer gidiş,
Kırık bir aşk bıraktı bahtıma…
Ve ben sana,
Son bir gayretle tırmandığım firak dağlarının zirvesinden
Öle öle aldığım son nefesle sesleniyorum:
“Zafer gideninse, aşk kaybedenindir”
yaLanSın |
|
|
Yazan yaLanSın
Tarih: 05.01.2013 15:08:16
Sil
|
Sana yaralarımdan bahsedeceğim. Her gelenin eğilip baktığı, sarmak için türlü klişeler denediği ama her seferinde daha çok kanattığı yaralarımdan… sen, en sakındığın yerlerine iğneler batmasının ne demek olduğunu bilir misin? Daha kanayacak bir yerinin kalmadığında, başkalarının giderken açtığı yaraları, kendi kendine dağlayacak gücü bulamamayı?
Sana, gidenlerin bıraktığı acılardan bahsetmeyeceğim kalanların içimde yarattığı boşluktan bahsedeceğim. Varlığını yokluğundan alan bir boşluk içreyim. Hiçbir ayraçın ayıramadığı, birbirine geçmiş sessizliğin karşıma geçip bağırmasısın içimde. Ve ben o sessizliğe konuştukça, aslında sadece senin kabuğuna seslendiğimi anlıyorum. Duvarlarına çarpan sesim bana geri dönüyor sessizliğimin içinden. Kulaklarımı yırtıyor kaybolmuş sesim. Sesim, sessizlik olarak çarpıyor yüzüme… sessizliğim… sus biraz!
Sana, yalnızca içine düştüğünde içinde hissedebileceğin bir şeyden “boşluk”tan bahsedeceğim. Çoğu kez kendi boşluğuma düşüp, senin boşluğunda ayağa kalkıyorum. Bir boşlukta tutunabileceğin tek şey, düştüğün boşluğun kendisidir. Yani sen şimdi gittin ya… yani ben yapayalnızım ya… senin bıraktığın yalnızlığa tutunuyorum… böyle bir şey işte boşlukta boşluğa tutunmak. Yokluğuna uzanırken boşluğuna düşmek kendime yaslanmam oluyor en sonunda. Bir zaman sonra kendime dayanacak gücüm de kalmayacak. İşte o zaman içimdeki boşluğa düşüp, yine senin boşluğunda uyanacağım. Her gece… her gece… hep gece…
Boşluk bir sessizlik, sessizlik bir boşluktur. Ölür gibi doğar, bitmeyecek gibi ölür. Boşluk işte… geçti sanırken hep içinde oturduğun… kaçtıkça sığındığın olur zamanla. Sığındıkça da kaçtığın. Kaybedilenin bıraktığı yokluk hissidir, yokluğun kardeşidir boşluk. Giderken bana armağan ettiğindir.
Giderken kalanlarındır. Giderken gittiğin, gelirken kaldığındır. Beni kendime dahi merhametsiz bırakışındır. Hayatımın küçük ve kısa boşluklarında büyüyüp, hayatımın kendisi olandır. Boşluk…içimdeki koca meydan. Koca meydanın içindekiyim. Bana o kadar çok şey verdi ki ve benden o kadar çok götürdü ki bıraktığın boşluklar bir boşlukta kendimle tanıştım bir başka boşlukta kendimi tanıyamadım. Bana beni aratıp, kendini bulduran yar… o kadar sıkı ki boşluğun, şimdi senin boşluğunu hiçbir boşluk kandıramayacak…
Sana unutamayanların öykülerinden bahsedeceğim. Çarpıp çıkılmış, pervazı kırık, ardına kadar açık kalmış, kilit tutmaz kapılardan… sürgüsü parçalanmış her kırık kapının eşiğinde bir “unutamayan” çömelmiştir. Unutmanın kapı eşiğinde, unutmamakla cezalandırılmış bir unutmama sürgünü… senden önce benim de kapılarım vardı açıldığında mevsimler uğurlayan, mevsimler kucaklayan… kapılarım vardı avazları yutan, sessizliğe sunak olan… şimdi kendi sesinden ürker o kapılar. Kendisini kimin çalacağını bilmeyen kapılarım vardı benim de… sormadan girişinden sonra bir daha kimseye açılmadı. Bana bile…
Şimdi çıkarken kırdığın o kapıdan, sadece fırtınalar giriyor içeri. Kendim kapı olsam neye yarar, ne açılıyor ne kapanabiliyorum… ve kimse içimden geçmiyor…
Sana pişmanlıklardan bahsedeceğim. Suçluyken bile sana hiç uğramayan, masumken dahi benden hiç gitmeyen… Keşke’lerin ev sahibi, artçı sarsıntıların başlayışı olan pişmanlıklardan bahsedeceğim… bir uslanmazlık sunamazsa, arlanmazlığı da peşinden getiren…
Sen kendi pişmanlıklarını bile görmezden gelirken, ben pişman olduğuma pişman oluyorum her boşluğa düşüşte. Bir nedamet hırkası bu üstümden hiç çıkartamadığım… oysaki senin ruhunun kırık hafızasını oluşturur pişmanlık. Benim geri sayım bildiğimdir pişmanlık… sende etkisiz eleman. Pişmanlık, insanın eksikliklerine ve kendi yarattığı hatalarına, yine kendisinin kestiği bir cezadır. Sen o cezayı hep ödül bildin. Her yeni pişmanlık, sende hep eski yaraları kanatırken, bugünün hesabını dünlere ödettin. Senden yarınlara, iflah olmaz bir pişmanlık kaçağı kaldı. Bana haram olan her avuntu sana helal şimdi.
Payına düşen-düşmeyen tüm avuntuları kendine yonta yonta, beni avuntusuz bir hiçlikte bıraktın. Şimdi bunca yok oluşumun ardına “sana benden bahsedeceğim” desem, dilsiz ve sessiz konuşmalarımla, yine kendimi boğarım… işte bu yüzden yokluğun varlığı olan sessizliğim sus biraz!
yaLanSın |
|
|
Yazan yaLanSın
Tarih: 06.11.2012 19:03:58
Sil
|
AŞK Bak kardeş şimdi beni iyi dinle Az yürümüş yollardan yürüyeceğiz şimdi seninle Eğri oturup doğru konuşacağız Çok görmüş çok okumuş, Ama az gülmüş az ağlamış mürşid-i aşkların Tedrisatından geçeceğiz seninle.
Çalınan her kapı hemen açılsaydı Ümidin, sabrın ve isteğin derecesi anlaşılmazdı.
Bak kardeş, kişi bilmiyorsa ne istediğini Hem seni ziyan eder hem de kendini. Dibini görmediğin suya dalmadığın gibi Emin olmadığın sevgiye teslim etmek kendini.
Kim demiştir ki gözden ırak olan gönülden ırak olur diye, Sen onun gönlündeysen eğer, Yemende de olsan onun yanındasın. Eğer sen onun gönlünde değilsen, Yanında da olsan yemen de sayılırsın.
Şimdi sorarım sana kardeş, Hangi aşk daha büyüktür? Anlatılarak dile düşen mi?
Anlatılmayıp yürek deşen mi?
Aşk topuklarından etine kadar işlemiş bir nasırdır Ya canın acıya acıya adım atacaksın, Yada canını acıta acıta söküp atacaksın. Her iki yolda da tek bir gerçek olacak Canın çok ama çok acıyacak.
Ve öğrenirsin bir gün kardeş Gerçeği öğrenirsin bir gün. Gerçeğin acı olduğunu, Sonra dozunda acının yemeğe olduğu kadar Hayata da lezzet kattığını öğrenirsin Aşkı, acıyı, aşkın acısını, hayatı Her canlının ölümü tadacağını Ama sadece Bazılarının hayatı ve gerçek aşkı tadacağını öğrenirsin.
Üzülme kardeş, gül. Ey burnu kanasa hemen kadere küsüp yüzünü ekşiten. Gülden hiç ders almazmısın? Bütün yapraklarını tek tek yolsan Gül yine de gülmekten vazgeçmez.
Sorsan şimdi kardeş desen ki 'Gidenler ne zaman döner? 'Üzülme' der Mevlana ve devam eder, Kaybettiğin her şey bir gün Başka bir surette geri döner.
yaLanSın |
|
|
Yazan yaLanSın
Tarih: 18.10.2012 08:36:21
Sil
|
Sabah uyanmak istemeyeceksin ilk günler, yemek yiyemeyeceksin, boğazına ayrılık takıldı çünkü... günde milyon kez telefona bakacaksın, boş bir cümle bekleyeceksin,hatta herhangi bir dilde olması bile gerekmeyen... affetmeyeceğim onu derken affedeceksin daha... İntihar düşünceni rehin alacak, intharsız gülüşün olmayacak... en çok ellerini mi kokusunu mu özlediğini bilemeyeceksin hiç, sokakta gördüğün herkesi ona benzeteceksin ! Kopuk anların olacak hayattan, kimi,neyi düşündüğünü bilmediğin... Herkes sana bir sır verirmiş gibi birgün onu unutacağını söyleyecek, korkacaksın,kızacaksın,küseceksin hepsine... Daha isyankar olacaksın, daha asi... herşeye üzüleceksin sokakta kalan çocukları,açlıktan ölen insanları sanki ilk kez farkediyormuş gibi,içine oturacak her kaybediş... Sonra acına alışacaksın,seveceksin acını ondan kalan tek gerçekliğe sarılacaksın !.... öğreneceksin diğer insanlar gibi yaşamayı, herkes öğrenir çünkü...herkes gizler acısını bileceksin !... Uyumadan önce her gece saçlarını öptüğün o anı hatırlayacaksın, gözyaşların birikecek boğazına,yutkunamayacaksın ama şairsen hiç ağlamayacaksın !... Buluştuğunuz yerlere gitmek tesellin olacak, Gitmediğinde canın acıyacak,gittiğinde kanayacaksın... Nedensiz sevemeye başlayacaksın sevdiği herşeyi, nedensiz nefret edeceksin onu üzen şeylerden... Umutsuzluk dolduracaksın ceplerine, taşacak... ve sana bir sırda ben vereyim mi ? onu hiç unutamayacaksın... O mu ? O bazen pişman olacak, sende bıraktıklarına üzülecek,ağlayacak belki bazen... Seni hatırlayacak arasıra, imlasız depresyonlar yaşayacak kağıtlara, Eli telefona gidecek istemeden... Ama seni bir daha hiç sevmeyecek daha önce sevmediği gibi...
yinede dönecek birgün kalmak için değil,seni nasıl yıktığını görmek için !..
her insan izlemek ister uğruna bir ölümü....
yaLanSın |
|
|
Yazan yaLanSın
Tarih: 07.07.2012 04:48:50
Sil
|
İçine derk olacak sana son bakışım
Bir gök gürültüsü canlandırır gözlerimi… Efkara isyan bağlayıp dipsiz denizlere atım bu hırçın yüreğimi .. Senin adını kocaman bir YALAN olacak yazdım… Şehrin günahkar duvarlarına….
Dar ağacına astım sana dair ne varsa,hafızamda… Ve bağrımı parçalayıp söktüm kalbimi sana bu son bakışımda… Hiçbir ismin kalmayacak bende.. Seni andığım her an için,kara bir leke olarak anımsayacağım geçmişimde..
Sonra yakıp,küllerini bir dilenciye sana inandığım günlerin zekatı diye armağan edeceğim,, Sana dokunan bu elleri yedi ülkenin suyuyla yıkacağım.. Seni isteyen bu bedenimi cehennemin uçsuz uçurumlarına teslim edeceğim.. Kulakların hasret kalacak sana söylediğim o son sözlerime…
Belki hala yolları gözlüyor sürmeli o duyumsuz gözlerin.. Bakışın gibi YALANDIR,sevdan,sevgin,sözlerin… Terk ederken nedensizce sevdamı…!!! Almayı unuttuğun bir şey vardı sol yanımda..!!!
Şimdi sevdan yerine kocaman bir NEFRETİM var…! Merak etme geri gelmeyecek sana bu BEDENİM… İçine dert olacak sana bu son sözlerim…!!
( yaLanSın/Gönül ) |
|