Ç O Ğ R A F İ  B İ L G İ L E R

<< Sayfa 1

AKARSULAR

Hakkari il toprakları, Dicle Havzası içersinde kalır. Dicle Irmağına katılan Büyük Zap ve Habur suları ile Büyük'a Zap karışan Avarobaşin, Şemdinli ve Hacıbey sularının havzaları da bu ana havza içinde kalmaktadır.

DİCLE HAVZASI

Dicle havzası, sadece Türkiye'nin değil, Ortadoğu 'unda en büyük havzalarından biridir. Havzanın ülke sınırları içinde, yaklaşık , 5.500km'lik su toplama alanı vardır. Yıllık ortalama su hacmi 18 milyar metre küpe ulaşmaktadır Dicle havzasının kuzey kenarını oluşturan Hakkâri yöresi engebeli ve yüksektir.Akarsular bol sulu olmalarına karşın, geniş tabanlı vadiler oluşturamamaktadır. Bu nedenle, bölge havzasının genellikle görülen olumlu gelişmelerden, genellikle yoksun kalmıştır.

ZAP SUYU

Van il topraklarında Haravil Dağı'nın kuzey yamaçlarından olan Büyük Zap Suyu güney batı yönünden akarak Albayrak İlçesi'nin doğusuna gelir. Albayraktan sonra güneye dönerek Başkale'nin doğusundan Hakkâri il sınırlarına girer. Mordağ'ın batı ucunda Nehil Suyu ile birleşmeye dek yatağı pek derin değildir. Başkale'ye dek vadisi de fazla geniş değildir. Hakkâri iline girinceye dek, çok geniş düzlükler oluşturan Başkale Ovaları'nın ortasından akar. Bu ovala il topraklarında, Bağışlı yöresine dek uzanır.
Büyük Zap Suyu Mordağ'ın batısından geldiğinde çok derin, dar, bir yarma vadiye sokulur ve yeniden güneybatıya yönelir. Yüksekova'nın kuzeydoğusundaki sınır dağlarından kaynaklanan Nehil Suyu ile birleşir.
Karadağ ile Cilo Dağı arasındaki dar vadi olduğundan akan Büyük Zap Suyu, Hakkâri il merkezinden sonra geniş bir yay çizerek Samur Dağı'nın çevresini, batı-güneydoğu yönünden geçer ve Çukurca yöresinden Irak sınırlarına girer. Büyük Zap Suyu'nun ülke sınırları içindeki uzunluğu 180-190 km'dir. Bunun, yaklaşık 100km'lik bölümü Hakkâri il alanında kalmaktadır. Besleme alanı, karlarla örtülü yüksek dağlarla çevrili olduğundan suyu her mevsim boldur.
Hakkâri'nin Şemdinli ve Dağlıca yörelerinin sularını toplayan Avarobaşin ve Şemdinli suları ile Hacıbey Deresi de Büyük Zap Suyu'nun kollarıdır.

HARBUR SUYU

Nordüz ve Feraşin platolarından doğan Habur Suyu, önce güneybatı yönünden akarak Beytüşşebap'tan geçerek; sonra güneye dönerek
Tanin ve Altın dağları arasındaki çöküntü oluğundan geçip, Irak topraklarına girer. Irak'tan Zaho'yu geçtikten sonra ,yeniden, Türkiye il sınırlarını oluşturacak şekilde akar ve Siirt il sınırında Dicle'yle birleşir. Dicle ile birleşmeden önce Uludere yöresinden kaynağı alan ve Siirt'in Irak il sınırını oluşturacak şekilde akan Hezil Suyu'nu alır. Habur Suyu'nun Hakkâri il topraklarındaki bölümünün uzunluğu, yaklaşık 60km'dir. Suyu her mevsim bol olmakla birlikte, özellikle yaz başında karların erimesiyle ırmak kabarır.

GÖLLER

Hakkâri'de özellikle Cilo, Sat ve Karadağ üzerinde buzul ve krater gölleri bulunmaktadır . Bu dağların yaklaşık 2.600m'den yüksek yerlerinde Özellikle kuzey yamaçlarında büyüklü, küçüklü buzul yalakları görülür. Buzul yalaklarından bazıları kapalı çanak biçimindedir. Bazıları sonradan akarsuların oyma ve aşındırması ile vadi ağzını bağlamış durumdadırlar. Çanaklaşmış buzul yalakları, zamanla buzul göllerine dönmüştür. Buzul göllerinin oluşumunu açıklanması bakımından, bunların en önemlisi Gelyana Gölü'dür.
Sert kayalarla oyulmuş bir buzul yalağından oluşmuş Gelyana Gölü, Reşko Buzulu'nun 3km kadar kuzeydoğusunda, 2.950m yüksekliğindedir. Eni ve boyu 250-300m boyunda olan güney ve doğu yamaçları çok diktir.
Gelyana Gölü dışında , Cilo-Sat dağlarının kuzey yamaçlarında , Yüksekova ilçe sınırları içinde kalan kesimlerde Sat Gölleri bulunmaktadır. Salt gölleri ve çevresinin hem oluşumları hem de görünümleri açısından ,yüksek bir turizm potansiyeli vardır.
Ayrıca, Karadağ eteklerinde de güzel görünümlü buzul gölleri bulunmaktadır. Bunların en önemlileri Seyithan, Golaşin ve Golan gölleridir.
Hakkari'de, önemli sayıla bilecek baraj yoktur. Ancak, Merkez ilçeye 7km uzaklıkta ki Otluca Köyü'nde, Otluca Deresi üzerinde kurulan hidroelektrik santrali çalıştıran küçük bir baraj gölü bulunmaktadır.

VADİLER VE OVALAR

Hakkâri il alanı,Dicle Irmağı'nın kolları olan Zap ve Habur Suları havzaları üzerinde yer alır. Hakkâri yöresini örten Doğu Torosların yayı, neojen otlarından aşınmış, daha sonra şiddetli yükselmelere uğramış ve kubbeleşmiştir dağlardır. Yüksek yerlerde buzul oyma ve birikintileri ortaya çıkmıştır. Buzulların gerilmesinden sonra, akarsu oymaları sonucu, derin karstik vadiler oluşmuştur.

ZAP VADİSİ

Havaril Dağları'nın güney yamaçlarından başlayan, Zap Vadisinin başlangıçta fazla dar değildir. Başkale yakınlarında vadi daha da genişler.
Bu geniş taban üzerinde Başkale Vadileri oluşmuştur. Daha sonra Hakkâri il sınırları içine giren vadide bu düzlüklerdir, Vadi, Nehil Vadisi ile birleşinceye dek sınırda da olsa sürer. Zap Vadisi Cilo Dağı'nın kuzeyinde Nehil Vadisiyle birleştikten sonra güneybatıya döner. Genişçe bir yay çizerek Altın Dağlarıyla Samur Dağları arasında geçer ve Çukurca yöresinde Irak topraklarına girer.
Zap Vadisi, ülkenin en derin ve dar vadilerden biridir. Bunun iki nedeni vardır, Hakkâri Toroslarının temelinde, kretase ve neojen kalkerleri büyük bir yer tutmaktadır. Kalkerlerin suya karşı dirençleri az olduğundan, derin vadiler oluşmuştur. Ayrıca, neojen sonlarında yörede olan şiddetli yükselmelerden dolayı yapılanmada etkisi büyük olmuştur.
Zap Vadisi, yer yer yarma vadi, yer yer de henüz gelişim tamamlanmamış(u) vadi şeklindedir.Bu nedenle, vadinin hiçbir yerinde geniş tarım alanları yoktur. Vadi yamaçlarında, bölgenin yükseltme hareketleriyle uyumlu olarak şekiller oluşmuş ise de buralar çoğunlukla yüzeyin yontulması sonucu birikmiş taş ve molozlarla kaplıdır. Bu düzlüklerde tarım yapma olasılığı yoktur. Vadi yamaçlarının genişledikleri yerlerde, az da olsa küçük tarım alanları vardır. Tarım toprakları çok yetersiz kaldığından vadi tabanına yakın yamaçlarda, yapay taraçalar oluşturulmuştur.
Zap Vadisi'nde sınırlı tarım alanlarında, kuzeyde daha çok olmak üzere, buğday ve arpa ekilmektedir. Ayrıca elma ve dut üreticiliği başta olmak üzere, bağcılık yapılır.

NEHİL VADİSİ

Yüksekova'nın doğusundaki dağların güney yamaçlarından başlayan Nehil Vadisi, önce güneybatı, sonrada batı yönünden uzayarak geniş bir yay çizer.Başlangıçtan hemen sonra tabanı genişler ve geniş bir düzlük ortaya çıkar. Bu düzlüğe Gevar Ovası adı verilir. Ovanın, batı ucunda, vadi, yeniden daralır ve bir boğaz şeklini alarak Zap Vadisiyle birleşir.

GEVER OVASI

Nehil Vadisi'nin geniş düzlüğünü oluşturduğu ovadır.Burası eskiden kapalı bir ova iken Nehil Suyu Vadisi'nin yatağı derinleşerek zamanla Zap Suyu Vadisi ile birleşmiştir. Çöküntü oluğu olması nedeniyle, Doğu Toroslar'ın en büyük düzlüğüdür. Nehil Suyu boyunca uzanan ovanın uzunluğu, yaklaşık30km'dir. Genişliği ise 5ile10km arası değişmektedir.
Ova genellikle düzdür, ama ortasından geçen Nehil Suyu'na yakın yerlerde eğim çok düzensizdir. Alüvyal topraklarla kaplı olan, ova, çok verimlidir.
Nehil Suyu'nda. ovada katılan derenin suyu çok fazladır. Mart sonlarında çevre dağlarının karlarının erimesiyle, ovanın büyük bir kesimi göl olur.Kısa bir süre sonra sular çekilir. Sular kesilince çok büyük çayırlar yetişir. Suların çekilmediği bazı bölgelerde yaz boyunca kalan sular bataklık oluşturur.
Yaklaşık 1.900m yükseltili Gevar Ovası'nda kışlar çok sert ve uzun geçmektedir. Yüksek dağlarla çevrili olduğundan ova üzerinde yoğun atmosfer hareketleri görülmez. Ağır soğuk hava, ova üstüne çöker Yükselti ve iklim koşullarının elverişsizliği, dolayısıyla Gevar Ovasında bütünüyle tarım yapılmaz. Büyük bir bölümü çayır ve mera durumundadır.
Gevar Ovasında, hayvancılık bitkisel üretiminden daha yatkındır. Koyun, sığır, manda ve keçi beslenmektedir.

HADUR OVASI

Nordüz Platosu'nun güney yamaçlarından başlayan çok derin vadi, Karacadağ, İncebel Dağı ve Tanin Dağı ile türemiş, Konak ve Altın dağları arasında kalan, suya direnci az şistlerl ve eosen kalkerleri üzerinde oluşmuştur.
Habur Vadisi, Beytüşşebap'a dek güneybatı yönünde, daha sonra güney yönünde uzanarak, Irak topraklarına girer. Irak sınırı yakının da vadi yamacı biraz genişlemekteyse de, genellikle dar ve derindir. Hiçbir yerinde geniş tarım alanları yaratmaz. Habur Vadisinin, Beytüşşebap'tan sonraki kesimlerinde, vadinin her iki yarısında şerit gibi uzanan tarlalarda, başta mısır olmak üzere buğday ve arpa ekşimi yapılır. Biraz da dut üzüm yetiştirilir.

AVAROBAŞİN VADİSİ

İl sınırları içinde uzunluğu fazla olmayan bu vadi, çok dar ve derindir. Salt Dağı ile Cilo Dağı arasındaki kalkerli ve volkanik alanda, genellikle boğaz şeklinde uzanan bir yağma vadidir.
Salt Dağı ile Cilo Dağı'nın birleştiği sırtın batı yamaçlarında başlayan vadi, çok geniş bir yay çizerek dağları aşar ve Irak topraklarına girer.
Dağlıca yöresi ile sınıra yakın yerlerde, küçük tarım alanları vardır. Burada biraz arpa, buğday,mısır ekilmekteyse de, daha çok hayvancılık yapılmaktadır.

ŞEMDİNLİ VADİSİ

Şemdinli yöresi, Hakkâri'nin en engebeli kesimlerinden biridir. Türkiye-İran sınır dağlarının batı yamaçlarından başlayan Şemdinli Vadisi gerçek bir yarma vadidir. Çok dar ve diktir. Yer yer vadi tabanı ile vadi yamacının en üst noktası arasında ki farkı 1.000m'yi bulur. Vadide, düşeye yakın diklikler gösteren uçurumlar az değildir. Hem yamaçlar hem de vadi, kopan ve yuvarlanan kayalarla, taş parçaları doludur. Bu kesemin volkanik ve kalkerli yapısı nedeniyle, vadide bir çok mağara oluşmuştur. Mağaralarının içlerinden, "kapan"adı verilen patikalar geçer. Şemdinli Vadisi'nin, il sınırlarında dek olan bölümünde tarım alanı yoktur.

HACIBEY VADİSİ

Irak,İran ve Türkiye sınırların9ıjn birleştiği noktadan başlayan Hacıbey Vadisi, Karadağ'ın güneyinde Irak'la sınır oluşturacak şekilde, güney batı yönünde uzanır.
Hacıbey Vadisinin oluşturduğu havzaya, Gerdi adı verilir Bu yöre, Hakkâri bölgesinin en alçak kesimidir.İklim özellikleri öbür yörelerden oldukça farklıdır. Yazlar daha sıcak, kışlar daha yumuşak geçer. Bu nedenle, Hacıbey Vadisi'nin il sınırları içindeki bölümde bulunan tarım alanlarında, buğday, arpa, mısır ekimi yanında yaz sebzeciliği ve meyvecilik de yapılmaktadır.

JEOLOJİK YAPI

Hakkâri kütlesinin temelini, kuzeyde ve merkezde I.zaman kristalen şistleri, güneyde ve doğuda ise daha çok kretase eosen kalkeri oluşturur. Kütlenin güney batısı, oldukça kalın, Çimentolaşmış konglomeralar ve kırmızı kumtaşları kaplıdır.
Hakkâri Dağları, Alp kıvrım sisteminin balık pulu yapılı sıradağlarıdır. Kaba bir yaklaşımla Hakkâri Dağlarının temelini paleozoik kıvrımlı-kıvrıklı tabakalarla, yer yer kristalen şistlerin oluşturduğu söylene bilir. Araya, kretase-tersiyer oluşumları girmiş ve mezozoik-tersiyer tabakaları tortulaşmıştır. Bütün bu tabaka ve kültürlerin durumları, kıvrım aşamaları sırasında değişikliğe uğramış ve bugünkü halini almıştır.
Hakkâri Torosları'nın ana çatısını oluşturan Cilo Dağı ve çevresinin jeolojik yapısı, tektonik hareketler ve aşınmalarla yakından ilgilidir. Bölgedeki yassı platolar, tersiyer tabanlarından oluşur. Sivri dorukların temeli sert volkanik oluşumlar, güneydeki basamakların temeli ise triyas tabakalarıdır. Cilo Dağı ve çevresinin kuzeyindeki, Yüksekova çöküntü alanı ile Büyük Zap oyulma ve boşalma alanları ortaya çıkmıştır

YER ALTI ZENGİNLİKLERİ

Hakkâri, yer altı zenginliklerinden yoksun bir ildir. Öyle ki Maden Teknik Arama Enstitüsü'nün il topraklarında yaptığı araştırmalarda yalnız asbeste rastlanmıştır. Merkez İlçe yakınlarında yer alan bu maddenin de rezervi bilinmemektedir.
İl topraklarında işletilir durumda her hangi bir maden damarı bulunmaktadır.

TOPRAKLAR

Ülke genelinde etkili olan erozyon, Hakkâri il topraklarında da başta gelen sorundur. Erozyonla birlikte, ölçüsüz ve bilgisiz kullanım, ilde yaklaşık 129.000 hektar alanı çıplaklaştırılmış ve tarıma elverişsiz duruma sokulmuştur. 640.000 hektarlık tarım yapıla bilir toprakta yok olmak üzeredir.
İlde önemli toprak gruplarını şu şekilde sıralana bilinir:


Kalkersiz Kahverengi Topraklar:

Olgun topraklardan olan kalkersiz kahverengi topraklar, Hakkâri'de 400-750 mm arasında yağış alan yerlerde, kalkerli kumlu kil ve kumlu kil taşları üzerinde oluşmuştur. İlde yaklaşık 266.000 hektar alanı örtmektedir.
Bu tür topraklar kahve ya da açık kahve renkli, dağılabilir üst ve soluk kırmızısı kahve renkli alt tabakalardan oluşur. Üst toprak, alt toprağa göre daha asitlidir. İlde kalkersiz kahverengi topraklar doğal bitki örtüsünü otlar ve çalılar oluşturur.

Kahverengi Orman Toprakları:

Yarı olgun topraklardan olan kahverengi orman toprakları, ilde ortalama yağışın 620-870mm olduğu kesimlerde yaklaşık 230.000 hektar alan örter. Toprağı oluşturan ana kaya genellikle, kireççe zengin kil topraklarıdır.
Üst toprak iyi oluşmuştur. Gözenekli yada kırıntılı yapıdan oluşmuştur.Mineral madde ile organik madde iyice karışmış durumdadır.Alt toprak kırıntılı yapıda ve kahverengidir. Altta kalsiyum karbonat birikimi görülür. Derinliği 50-60cm aralığında değişmektedir.
Kahverengi orman topraklarının doğal bitki örtüsü kışın yaprağını döken orman ağaçlar ve çalılardır.


Kestane Renkli topraklar :

Olgun topraklardan olan  kestane renkli topraklar, ilde yaklaşık yağışın 370-620mm arasında olduğu kesimlerde yaklaşık 212.000 hektar alan örter. Kestane renkli topraklar oluşturan ana madde, volkanik ve kalkerli kayalardır.
30-50cm kalınlığında ve kırıntılı yapıdaki üst tabaka, orta derecede organik madde içerir. Organik madde minareleri ile iyice karışmış durumdadır.Alt toprağın rengi koyu kahve renklidir. Prizmatik yapıda bu tabaka kil gözükür.Alt kesimlerde, sertleşmiş halde kireç birikintisi vardır.

Hakkâri’de kestane renkli toprakların doğal bitki örtüsü, kısa ve uzun otlar, çalılar ve seyrek ağaçlardır.


Podzolik Topraklar:

Olgunlaşmış topraklardan olan podzolik topraklar, ilde yıllık yağışın 500-1.200 mm olduğu alanlar üzerinde, yaklaşık 72.000 hektar alan örter. Podzolik toprakları oluşturan ana madde, volkanik ve kalkerli kayalarla kum taşlarıdır. Gözenekli yapıda bir üst tabakada, organik madde ile mineral madde iyice karışmıştır. Alt toprak, yuvarlak köşeli, blok yapıda ve kil birikmesi gözükmektedir.
Podzokil toprakların doğal bitki örtüsü, kışın yaprağı döken orman ağaları ile iğne yapraklı ağaçlardır.


Alüvyal Topraklar:

Akarsularca taşınarak yığılmış setimentlerin oluşturduğu genç topraklardır.Bu topraklar ilde, Zap, Habur, Şemdinli ve Nehil vadilerin tabanlarıyla, Hacıbey deresi çevresinde , yaklaşık 9.000 hektar alanı örter.
Genç topraklar olmaları nedeniyle, özel iklim ve bitki örtüsü gerektirmez. Bu topraklarda, ilin iklim ve topografya koşullarına uyabilen her ürün yetişebilir.
İlde, alüvyal topraklarla iç içe olmak üzere, sürekli su alan yada su sızan alanlarda hidromorfik alüvyal topraklar bulunur. 12.000 hektar alan örter. Yılın büyük bir bölümünde bataklık durumda olan bu topraklar, gerekli drenaj önlemleri alına bilinirse, çayır ve sulak yerlerle uygun ağaç türleri yerleştirilmesine elverişlidir.


Kolüvyal topraklar:

Yüzeysel suların ve yan derelerin yakın yerlere taşıyarak biriktirdiği sedimentlerin oluşturduğu genç topraklardır. İlde alvüvyal, topraklarla geçişli olmak üzere, eğimi, %2’nin üstünde olan yamaçlarda, yaklaşık 1.200 hektar alan örter.
Genç topraklar olma nedeniyle, özel iklim ve bitki örtüsü gerektirmez, ilin iklim ve topografya koşullarına uyabilen her ürün yetişebilir.
İlde tarımın ana kaynağı olan topraklar, kullanma amaçları yönünden  % 86 oranında tarıma uygunluk göstermektedir. Bu değer yaklaşık , % 94  olan ülke ortalamasının altındadır.
Hakkâri’de tarla tarımı fazla önemli bir yer tutmaz. Tarımda hayvancılık başta gelen uğraştır. İlde çayır mera ve orman kullanımı altında bulunması gereken 6ve 7. sınıf toprakları (5. sınıf toprak yoktur.), yaklaşık 764.000 hektar alan kaplamakta ve il alanın % 80’ini oluşturmaktadır.bu oran, % 60  olan Türkiye ortalamasını çok üzerindedir.
1980’de, ilde fiilen çayır-mera ve orman funda kullanımına ayrılan alan 810.000 hektar dolayındaydı ve Hakkâri topraklarının yaklaşık % 85’ini örter. Hakkâri’de % 14 gibi yüksek bir orana ulaşan ve tarıma elverişsiz olan 130.000hektar alanın 129.00 hektarı, 8. yetenek sınıfına giren toprakları oluşturmaktadır.
Kestane Renkli topraklar : Olgun topraklardan olan kestane renkli topraklar, ilde yaklaşık yağışın 370-620mm arasında olduğu kesimlerde yaklaşık 212.000 hektar alan örter. Kestane renkli topraklar oluşturan ana madde, volkanik ve kalkerli kayalardır.
30-50cm kalınlığında ve kırıntılı yapıdaki üst tabaka, orta derecede organik madde içerir. Organik madde minareleri ile iyice karışmış durumdadır.Alt toprağın rengi koyu kahve renklidir. Prizmatik yapıda bu tabaka kil gözükür.Alt kesimlerde, sertleşmiş halde kireç birikintisi vardır.
Hakkâri'de kestane renkli toprakların doğal bitki örtüsü, kısa ve uzun otlar, çalılar ve seyrek ağaçlardır.


Podzolik Topraklar:

Olgunlaşmış topraklardan olan podzolik topraklar, ilde yıllık yağışın 500-1.200 mm olduğu alanlar üzerinde, yaklaşık 72.000 hektar alan örter. Podzolik toprakları oluşturan ana madde, volkanik ve kalkerli kayalarla kum taşlarıdır. Gözenekli yapıda bir üst tabakada, organik madde ile mineral madde iyice karışmıştır. Alt toprak, yuvarlak köşeli, blok yapıda ve kil birikmesi gözükmektedir.
Podzokil toprakların doğal bitki örtüsü, kışın yaprağı döken orman ağaları ile iğne yapraklı ağaçlardır.


Alüvyal Topraklar:

Akarsularca taşınarak yığılmış setimentlerin oluşturduğu genç topraklardır.Bu topraklar ilde, Zap, Habur, Şemdinli ve Nehil vadilerin tabanlarıyla, Hacıbey deresi çevresinde , yaklaşık 9.000 hektar alanı örter.
Genç topraklar olmaları nedeniyle, özel iklim ve bitki örtüsü gerektirmez. Bu topraklarda, ilin iklim ve topografya koşullarına uyabilen her ürün yetişebilir.
İlde, alüvyal topraklarla iç içe olmak üzere, sürekli su alan yada su sızan alanlarda hidromorfik alüvyal topraklar bulunur. 12.000 hektar alan örter. Yılın büyük bir bölümünde bataklık durumda olan bu topraklar, gerekli drenaj önlemleri alına bilinirse, çayır ve sulak yerlerle uygun ağaç türleri yerleştirilmesine elverişlidir.


Kolüvyal topraklar:

Yüzeysel suların ve yan derelerin yakın yerlere taşıyarak biriktirdiği sedimentlerin oluşturduğu genç topraklardır. İlde alvüvyal, topraklarla geçişli olmak üzere, eğimi, %2'nin üstünde olan yamaçlarda, yaklaşık 1.200 hektar alan örter.
Genç topraklar olma nedeniyle, özel iklim ve bitki örtüsü gerektirmez, ilin iklim ve topografya koşullarına uyabilen her ürün yetişebilir.
İlde tarımın ana kaynağı olan topraklar, kullanma amaçları yönünden % 86 oranında tarıma uygunluk göstermektedir. Bu değer yaklaşık , % 94 olan ülke ortalamasının altındadır.
Hakkâri'de tarla tarımı fazla önemli bir yer tutmaz. Tarımda hayvancılık başta gelen uğraştır. İlde çayır mera ve orman kullanımı altında bulunması gereken 6ve 7. sınıf toprakları (5. sınıf toprak yoktur.), yaklaşık 764.000 hektar alan kaplamakta ve il alanın % 80'ini oluşturmaktadır.bu oran, % 60 olan Türkiye ortalamasını çok üzerindedir.
1980'de, ilde fiilen çayır-mera ve orman funda kullanımına ayrılan alan 810.000 hektar dolayındaydı ve Hakkâri topraklarının yaklaşık % 85'ini örter. Hakkâri'de % 14 gibi yüksek bir orana ulaşan ve tarıma elverişsiz olan 130.000hektar alanın 129.00 hektarı, 8. yetenek sınıfına giren toprakları oluşturmaktadır.

İÇMELER VE KAPLICALAR

Hakkâri, içmeler ve kaplıcaların fazlaca olduğu bir il değildir. İlin tek şifalı su kaynağı, Beytüşşebap İlçesi'ne 4 km uzaklıktaki Ilıcak Köyü'nde yer alan Zümrüt Kaplıcalarıdır. Bileşiminde kükürt bulunan 36 derece sıcaklıktaki su, saniyede 1 lt kaynamaktadır. Mafsal romatizması ve kalp yetmezliği hastalıklarına yararlı olan kaplıca suyunun, kısırlığı tedavi edici bir özelliği olduğunu da söylenmektedir. Hakkâri'ye 136 km uzaklıktaki kaynağın yanında, banyolu ve ikisi açık biri kapalı 3 havuzu bulunan bir motel vardır.

İKLİM

Hakkâri İlinde iklim, yörelere göre de değişiklikler göstermektedir. İlin yüksek kesimlerinde Doğu Anadolu'nun sert karasal iklimine yakın bir iklim tipi egemenken, ildeki vadi tabanında Akdeniz ikliminin etkisi görülmektedir.bu iklim koşulları bitki örtüsünde de belirtilmekte, yüksek kesimlerdeki sert iklim, bitkilerin gelişimini engellememektedir.buna karşılık, ildeki vadi tabanında egemen olan Akdeniz iklimi, bu bölgelerde, susam, pirinç ve meyve yetişmesinde olanak vermektedir.


SICAKLIK:

Hakkâri'ni yıllık sıcaklık ortalaması, Doğu Anadolu'daki bir çok il merkezinden daha yüksektir. Bunun nedeni, Doğu Anadolu'nun güney kesiminde kalan Hakkâri'nin Akdeniz İklimi'nin etkisinde kalmıştır. Merkez İlçenin yıllık sıcaklık ortalaması Hakkâri'de 9,9 derecedir.


YAĞIŞLAR:

Hakkâri'ni yıllık sıcaklık ortalaması 791,7mm'dir. Doğu Anadolu'daki bir çok il merkezinden daha yüksek olan bu değer, komşu il merkezlerinden Van'da 384,0 mm, Siirt'te 756,2 mm, Mardin'de ise 713,4 mm'dir. Hakkâri'de en çok yağış mart ve nisan , en az yağış ise temmuz ve ağustos aylarında düşmektedir.


RÜZGARLAR:

Ortalama rüzgar hızının 2,0 m/sn olduğu ilde, egemen rüzgar yönü güney-güneydoğudur (kıble -keşişleme). Bunu, kuzeybatı (karayel) ve güney-güneybatı (kıble-lodos) izlemektedir. İlde en hızlı esen rüzgar ise , saniyede 30 m hızla güney-güneybatıdır(kıble-lodos).


SAYILI GÜNLER:

En yüksek sıcağın 27 Temmuz 1966'da 38,8 derece olarak,en düşük sıcaklığın ise 2Şubat 1967'de -22,6 derece ölçüldüğü ilde, yılın 134,8 günü açık, 17,3 günü bulutlu, 57,3 günü ise kapalı geçmektedir.Hakkâri İlinde yılın 35,8 günü kar yağmakta, il yine yılın 102,5günü kar örtüsü altında kalmaktadır. İlde yılın 9,5 günü sisli, 1,8 günü dolulu 29,8 günü ise kırağılı geçmektedir.

BİTKİ ÖRTÜSÜ

Hakkâri Dağları'nda genellikle gür bir bitki örtüsü yoktur. Ancak, dağların kuzey ve güney yamaçlarıyla vadi etekleri yer yer, orman, funda ve çalılıklarla örtülüdür. Doğal bitki örtüsün azlığına karşın dağlar, sürekli kar altında kalan kuşağa dek bütünüyle doğal orman sınırı içinde kalır. Bölgede rastlanan ağaçlık, parçalarından bu ormanların yaylacılık, yamaçları dikliğe ve yakacak gereksimi gibi nedenlerle yok edildiği anlaşılmaktadır.
Hakkâri Dağları'nda doğal bitki örtüsünün, yer yüzü şekilleriyle çok yakın ilişkisi vardır. Ağaçlıklar, derin vadilerden dağların yüksek yamaçlarına doğru sokulur. Buna karşılık, dik yamaçlarda, kar ve buzul süpürmesi nedeniyle, doğal örtü hızla gerilemiş durumdadır.
İlde, doğal örtüyü oluşturan, bitki türleri de çok çeşitli değildir. En çok rastlanan ağaç meşedir. Bunlar yamaçlarda, seyrek ve kısa boylu, vadi tabanlarına yakın yerlerde ise, sık ve yüksek oranda gelişmektedir. Meşe yetişen kesimlerde yabanıl meyve ağaçlarıyla, alıç ve ardıç da bulunmaktadır. Cilo Dağı'nın Büyük Zap Vadisi'ne bakan yamaçlarıyla, Çukurca, Şemdinli ve Beytüşşebap yörelerinde, ardıç ve söğütten oluşan bozuk korular ve meşeden oluşan baltalık ormanlar vardır.
Ağaçlıklar arasında, doğal örtüyü oluşturan otlar, çalılar ve fundalar yer alır. Yükseklere çıkıldıkça gevenlerle, çok yıllık otsu bitkiler artar. Çok dikenli türler olan gevenler, yükseltili ve iklim özelliklerine bağlı olarak çalı süpürgesi, ya da şemsiye biçiminde olurlar. 25-30 cm boyunda cüce dikenlikler, kimi yerlerde bir metrenin üzerinde boylanan, içine girilmesi zor bir örtü oluşturur.Sürekli kar altında bulunan kuşağa yakın kesimlerde, her zaman ıslak olan yerlerdeki gevenlikler, yaz mevsiminde yeşil kalır ve çayır görünümü alır. Burada gevenlerle karışık olarak çalılıklar ve yüksek otlar bulunur.
Dağlarda, 3.000 metreden sonra doğal bitki örtüsü ortadan kalkmaya başlar. 3.500 metreye dek kayalıklar dışında kalan yerlerde, cılız bitkilerle örtülü moloz alanları uzanır. 3.500 metreden sonra, sürekli kar kuşağına girilir. Bu kuşakta yer yer, yere yapışmış gibi duran Alp bitkileri soyundan yosunlara rastlanır.
Hakkâri'de genellikle kuzey-güney doğrultusunda uzanan vadi tabanındaki doğal örtü, dağlarda ve dağ yamaçlarındakinden daha gürdür. Bunların en güzel örnekleri Zap, Habur, Şemdinli vadilerinde görülebilir. Doğal örtüyü oluşturan ağaçlar arasında, çınar, söğüt, ahlat, kavak, dişbudak,alıç, meşe ve ardıç başta gelmektedir. Ayrıca, kendi haline bırakıldığından yabanıllaşmış durumdaki ceviz, elma ve üzüm bağları önemli yer tutmaktadır.

HAYVAN TÜRLERİ

İl yaban hayvanları bakımından son derece zengindir. Ancak, son yıllarda yapılan düzensiz avlanmalar sonucu, Hakkâri'deki kimi hayvan türlerinin sayısı azalmıştır.
İlde en çok rastlanan hayvanlar; dağ keçisi, dağ koyunu, ayı, kurt, vasak, porsuk, sansar, tilki, tavşan, keklik, ördek, kaz, turaç, toy, angut, turna ve bıldırcındır.Bunların kuş türleri genellikle Yüksekova İlçesi'nde, dağ keçisi Merkez İlçe ve Çukurca İlçesi çevresinde, dağ koyunu ve Karadağ yöresinde, ayı ise Şemdinli ve Çukurca'da görülmektedir.

<< Sayfa 1

counter